Dedim ki: Niye geldin?
Dedi ki: Nereye gideyim
Hangi kapıyı çalayım
Her şeyin bende kaldı
Koca çınara dert yandım dal kırıldı
Düştü, sarardı yaprak dipsiz kuyuya
Bunca yol geldim,
Oldum olası yardım karanlıkları
Üstümde yarım Eylül, sabah çiği
Dağları, vadileri aştım
Kanım çekildi, üşüdü parmaklarım
Topuklarım çatladı,
Avuçlarımda, yağmurda ıslanmış
bir tutam boynu bükük papatya
Dün gece yarısı ne hayaller biriktirdim
İçimden ateş sönmesin diye yüreğime ne şarkılar taşıdım
Tek isteğim;
Bir eylül sabahı annen gene doğursun seni
94
Biliyorum, saflığım; bana doğrultulmuş namlu
En korkuncu buz teninde ben sendeyim;
Tanrıların köşe başı tuttuğu şehirde
Bu şehirde kaç tren ezdi yere düşen gözlerimi
Kaç martı bir akşamüstü hıçkırıklarıma eşlik etti
Dövüle dövüle lepiska saçlarım kaç yağmurdan geçti
Çok nefesler tükettim
Kıyılarımdan çekildi sular çöktü çoban hüznü
Deniz taşıdı gözlerime Tamara
Görüyorum ki; gurbetteyim yanında
İndir başını, yağmur sonrası
Arnavut taşlarda nasılda geçit töreninde karıncalar
Kaç güvez yaprakta öldü damla
Bak! Bir matem havasında akşam
Bende öylece azar azar geldim sana
Eşiğine döküldü zülfüm
Yüreğim havale geçiriyor, bütün nehirler sana akıyor
her anımda
Bütün yutkunlukları yuttum
Bir bilsem; sen benim kabuk tutmayan yaramı
neden unuttun
Kayıt Tarihi : 4.7.2023 11:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!