Ben seni gizeminde varlığınla, gülüşünle sevdim,yaşını sormadan, kaşını gözünü bilmeden, görmeden öğrenmeye korkarak, bilmeye kıyamayarak,sesini duymadan,yüreğimi dolduruşunla, nefesini duymadan, hissederek sevdim.
Ben seni üşüyüncünle sevdim sevdamla ısıtırken, ben seni beklerken sevdim seyre dalarken çoğaltım,merhaba dediğinde çığ gibi aktım, mevsimleri ayları durdurarak sevdim, şafağın doğuşu gibi sevdim,akşam alacalarının batışında bana gelmeni beklerken sevdim,sessizce karanlığa gidişinle,geldiğinde beni ışıtışınla sevdim
Ben seni isminle sevdim yafta gibi işledim sol yanıma isimler ekledim yanına, baharım dedim yetmedi gülü ekledim yanına,renkleri yakıştıramadım gökkuşağım dedim sana,rüyalarımdaki düşsel yoğunluğum melekte kaldı sana, ilahem dedim öyle sevdim seni
Ben seni gönlümün iplerinde salıncaklar kurarak sevdim,oturdun sallayamadım dokunurum incinirsin diye korkumdan, dolaştın boynuma sevda diye taşıdım onurla,dolaştın yüreğime sarmaşık gibi okşayamadım koklayamadım kırılırsın diye, saçlarını tarayamadım parmaklarım yabancı kalarak saçlarına, gözlerini aldım yıldızlarla hapsederek yüreğime öyle sevdim seni
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta