Sokağın başında bir görünürdün de
İşte bu derdim benim alacağım kız
Işığın bir başkaydı adın sa Yıldız
Yoktum buralarda sen evlendiğinde
Söz vermemiştin ama bana bakardın
Evinizin önünden her geçişimde....
Öyle sevmiş sahiplenmiş tim ki seni,
Sanki sende bakışlarınla imzalardın
Döndüğümde,
Açık sandığım mutluluk kapısını,
Nedense çarpıp kapamıştın yüzüme
Yıldızlı bir geceydi ilk görüşümde
Adını sorduğumda Yıldız demiştin
Meğerse çok güvenirmişim kendime
Şimdi çok pişmanım söylemediğime
Evlenmişsin duyunca döndüm deliye
Haykırıp söylemeliydim o an aşkımı
Kapını yüzüme çarpmadan önce.
Şimdi yine öyle eskisi gibi güzelsin
Şimdi adın yine Yıldız sevdiğim kız
Artık saygı görmelisin sen annesin
Saadetler diliyorum sana Yıldız
Kasım -2006 -İst
Yüksel Nimet ApelKayıt Tarihi : 20.6.2007 17:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sürü -Çoban -Gök -Yıldızlar Yıllardır Sütlüce köyünün, çobanlığını yapıyordu. Tenhalığı,doğayı, hayvanları çok severdi, sık,sık, dağda geceler, yaz geldiğinde ise köye dönmeyi hiç istemezdi. Çıkınına ekmeğine katık olsun diye anasının hazırladığı domates, biber,soğan türünden kışsa bal, çökelek falan Allah ne verdiyse şükredip çıkardı yola Sürüsü ona,o da sürüsüne çok alışıktı, okumayı çok sevdiği için hikaye kitapları,eski gazeteleri almayı ihmal etmezdi,ha bir de dua kitabını. Korkusuzdu okuduğu dualarla yüreğini serin tutuyordu Ağustosun sonlarında bir gece çok yorgun olduğu için erkenden yatmayı düşündü. Evvelki gece gördüğü rüyayı anasına anlatmış o da, hayırdır oğul demişti. Azığını afiyetle yedi şükrünü duasını yaptı erkenden uyuyup hem dinlenmek hemde belki yine rüya görürüm diye başını minderinin üzerindeki keçeye koydu. Hava çok sıcaktı sürü de dağın eteklerine yayılmıştı,onlar da dağda gecelemeyi pek seviyorlardı. Çoban uyumaya çalışsa da,duyduğu bir fısıltıya, kulak kabartamadan edmedi. İki yıldız aralarında konuşuyorlardı -Ne olcak benim halim? gök artık bana çok kızıyor tutunamıyorum,Birgün,biliyorum çok yakın bir gün de, beni düşürecek. -Tasalanma kardeşim günümüz geldiğinde, hepimiz düşeceğiz sen yine de gökle iyi geçinmeye çalış. -Yaa nasıl iyi geçineyim kafasını bana takmış Ay,ın ilgisini kıskanıyor benden. Ortalık sakindi gökyüzü pırıl, pırıldı uzun süredir yağmur yağmıyordu. Ne çoban uyuyabiliyordu, ne de yıldızlar. Çoban,Ay'la Yıldızın aşkını biliyordu hayallere daldı,başını göğe doğru kaldırıp baktı.Yüzüne bir damla su düştü şaşırmıştı nasıl olurdu bi tane bile bulut yoktu ki. -Yoksa yağacak mı mübarek Aniden bir rüzgar çıktı,üzerindekileri uçurdu. -Oh biraz serinlerim belki böyle, böyle uyur kalırım dedi içinden. Sonra da aniden herşey allak, bullak oldu fırtına çıkmıştı,yağmur yağmaya başladı oldukça şiddetliydi fırtına da, kasırgaya dönüştü göz,gözü görmüyordu.Nerdeyse çobanı dağdan aşağı yuvarlayacaktı.Sürü bağrışıp kaçıyordu. Ötelerde bir yerlerde şimşekler çakıyordu. Nihayet gökteki Yıldız düştü,ama beraberinde bir yıldırımla birlikte çobanın başına düştüler. Canhıraş sesler çıkardı çoban,üzerinde uzun bir süre alevler ışıklar oynaşıp durdular sonra her yer yeniden karanlığa gömüldü. Sürü çobanlarının, çevresinde meleyip duruyordu,ölmüştü bunca yıllık güdücüleri. Fırtına da yağmur da dinmiş gece önceki sessizliğine bürünmüştü. Dağ kocaman heybetli bir dağdı O gece hem fırtına çıktı hem, Yağmur yağdı. Çoban, kız,dı. Adı Yıldızdı. 23 -Temmuz 2007 -Ankara.
TÜM YORUMLAR (1)