“Rüzgar ateş için neyse, ayrılık da aşk için odur; küçük bir aşkı söndürür, büyük bir aşkı daha da güçlendirir. Mevlana”
*Yaşanması mümkünken, yaş  haddinden dolayı   yaşayamadığımız   sızıların içindeyim.
Seni  kurutmak için  okyanusların ağzı oldum.  İçtim içtim  bitmek üzereyken  damlaların karıştı   ve  okyanusluğu aştı  sensizliğimin acısı.
*Mutluluk kapsını kapadı, huzur penceresini,  gönül  sevgi   aynasını,  aşk   kör olan  gözünü  bile sakladı.Kimsesiz  duygular sanrısında senli   görüntüler içre  kendime  gelmeyi   denedim.
*Meğer  sen   ayrılığın en büyük okyanusu ve en  büyük   kapısı.Ne yüzebildim sevginden, ne  de  geçebildim.
- Açılmış olan yeni kapının eşiğinde   bütün  huriler  cennetini sundular.Göz  ya da aşk  ucuyla  bakmak yerine ten ucuyla  bakınca    direk   cehennemin  dibini  boyladım  sevgilim.
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta