Adın… Muharrem’miş,
Bilmiyordum.
Sokaktaki, çıplak ayaklı çocukların da
Güzel isimleri oluyormuş demek..
Ah çocuk,
Diyemediğim şeyler var sana
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Devamını Oku
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
emeğine yüreğine sağlık ferda hanım
insanlar vardır sayfalar dolusu yazar
hiç birşey anlatamaz
insanlar vardır bir satıra dünyayı sığdırır.
Mükemmel,ancak bu kadar güzel ,
bu kadar sıcak ,
bu kadar içten kelimelerle anlatılabilir.
Ne kadar anlamlı ve duyarlı bir paylaşım olmuş, o güzel yüreğin hep var olsun...
Sevgiler kalemine.
sokak çocukları.
yarını renksiz çocuklar.
mülteci çocukları,Ege Denizi mezarlık oldu.
Filistinli çocuklar ,ölümle oynuyo.
terörün ortasında
minik Asya'nın , bebek arabası caddenin ortasında kaldı.
hala yoğun bakımda.
kiminin uçurtması çalındı.
kiminin yırtık ayakkabısından su ayaklarını üşüttü.
kiminin gözü ,o pembe pamuklu şekerde kaldı.
kiminin babası toprağa düştü.baba diyemedi.
ne demeliki şimdi.
selam ve sevgiyle kal Ferda Hanım.
çok güzel bir çalışma, sokaklardaki onlarca cocuğun yürek sesi olmuş şiir yürekten kutlarım sayın şair
Hayat kimi çocukların dünyasına cam arkası çiçeklerinin sulanışının seyri olarak düşerken, kimi çocukları yalın ayak köşe başlarında cam silerken, kağıt toplarken iliklerine kadar islatarak düşer...
Adlarının ne önemi var ki. önemli olan ta iliklerine kadar ıslanan, hayata hep beş sıfır yenik başlayan yüreklerdeki esen fırtınanın, her geçen gün dahada büyüyüp kasırgaya dönmesi...
Oysa onlar değil miydi saflığın abidesi, onlar ki bir inciydi daha yeni çıkarılış kabuğundan... Elmas bir taş parçası bilinmez değeri, görünmez güzelliği işlenmeden önce ama vitrine konduğunda paha biçilmez değerlere ulaşır...
Sen bir elmassın, bir yakut, pırlanta , zümrüt... Suç bizim, bizler senin değerini bilemedik, göremedik, işleyip, yontup vitrine koyamadık ki değerin çıksın ortaya... Suç bizim çocuk, suç bizim...
Harika bir şiirdi Kutluyorum Ferda Hanım... Saygımla...++
Bizim toplumda kendi hayatını garantiye almadan çocuk sahibi olunuyor hatta bir değil birden fazla. Sonra salıyorlar çayıra mevlam gayıra hesabı. Ayazda kürk kaputların içinde donarken, bir çift çoraba muhtaç zavallı ayakcıkları. hadi bir çift çorap giydirdin bir de simit yedirdin. Sonra... yalnız çocuklar mı, yardıma muhtaç kimsesiz yaşlılar... Bir politikası olmalı devletin, taşıma suyla bu değirmen dönmez. İç acıtan şiirinizden çok etkilendim. Duyarlı yüreğinizi kutlarım.
çok hoş ve içten anlatım duygulandım şair gördüğü manzarayı içtenlikle kağıda dökmüş..kutlarım FERDA hanım ..10 ant
Adı muharrem..
Ali, Mehmet, Hasan olsa ne değişir?
Çocuk mu değil mi?
Hikayesi 'kağıttan..' Hayattan.. Ama 'koparılıp alınmış' bir hayat!
Elinden tutan olmadı belki.. 'Hadi sana bayramlık alalım, oyuncak alalım.. ' diyen hiç olmadı.. Belki sıcak bir yatağı, akşama önüne konan sıcak çorba da olmadı.. Okşanıp sevilmedi belki hiç..
Ama onun da hayalleri vardı.. Kavgası vardı, yarına dair umudu vardı. Yoksa ne işi vardı 'yapayalnız Kızılay'da?'
Ekmeğini taştan çıkarmayı öğrense, büyüse, serpilse.. Kim bilebilir bir işin, bir masanın, bir kürsünün, tezgahın sahibi olamayacağını?
Karga kovalayan Mustafa nasıl oldu ise 'Kemal', o da olurdu kim bilebilir?
'Koparıldı' ya o meydanda yaşamdan!
Ne hakla, hangi vicdanla!
Öpemediği yanaklar.. Öpülmeyen saçları.. Kaldı mı geride şimdi?
Vicdanlarını 'mezara gömmüşler' onu da mı katletti?
Yazık!
Güvercinleri beyazdan 'kızıla' boyayalım artık..
Ne yazacağımı bilemedim şiiri okudukça.. Öyle dokundu ki..
Duyarlı, ince şahsınızı ve anlamı büyük şiirinizi kutluyorum Ferda Hanım..
Umut;
Tüyü bitmeden
Ezilmenin ağrısına
Tütün basmayı öğrenen
Ayazda üşüyen düşlerine
Ellerinde hohlayan
Dal uykulardan uyanan
Sarı saçlı bir çocuktu
Unut..........
Çocuklar/Masumiyetin,kirlenmemişliğin, Saflığın, Karşılıksız Sevgilerin... Tek Adresleri....
Elvan gazozu içmemiştir çoğu/ Çoğumuz! .....
Sinema da film seyretmeden bıyıkları terleyen çocuklarımız....
Koltukları altında ayakkabı boyayabilmek için üşüyen ellerine hohlayan Çiçeklerdir Onlar...
Kimi Esmer, Kimi Kumral, Kimi Beyaz Tenli.....
Ama Ayaz Yüreklidirler Hepsi Birden.....
Kırılgandırlar
Saldırgandırlar
Bir lastik topu olmamıştır çoğunun....
Burnu ayakkabılarından utanırlar.....
Onlar Umuttur, Muharremdir, Keremdir, Veyseldir Ömerdir....
Ama acıları birdir ORTAKTIR.....
Ezilmişlik Kaderleridir sanki....
Alınlarına yazılı değildir elbet.....
Elleri/ Kendilerinden önce büyüyen Mümbit Elleri....
Onlar; Kirlenen Dünyanın Kırılgan Çiçekleri.......
Bu şiir ile ilgili 31 tane yorum bulunmakta