Adımların arası gölgesiz kaldı…..
Sözler oturmadan, gözlerin kızgınlığı nasıl söker anların batılarında …
İmparatorluk çöktü bir tanem.
Adımlarımızın arasında ki yangınlığım peşkeş çeken gecenin dumanında siner ten yanıklığımızın kokuları.Kaynayan şehrimizde artık sadece topuklu ayakkabımın sesleri çınlar oysa bir anlarda çıldırmışlığım sohbetteydi fulü mavinde.Kahkahalarımı duyardı yakamoz, koynundaki yelkensiz yelkenimle.Şimdilerde yelken tüm çaputları açmış heder olan aşkın babası gibi boynu bükük evladını kurtarma peşinde.
Ben istememiştim çöküşlerin orta yerinde korunmasız kalmayı her yer kan… her an yıkılıyor evsiz umutlar.
Takibinde olmam için bir yol yok ki kaldım arenada cenk etmenin gereksizliğinde…
Umudum mu! firarda iz bırakmadan dağ çekiyordu onu, dağların akan salkım saçak nehirlerini aşıp eşkıyaların şahı olurken şehre inmemeye ant etmiş zamana uyup Amman kuzum unut notlarını göz yaşlarıma kazıyarak.
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Kutlarım, çok güzel olmuş. Hele hele finali;
Ateş bir damla suya hasret …
Ben bir damla ateşine hasret…
Çoz lezzetliydi.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta