Tahir ve Emine’nin izdivacıyla
Sekiz yüz yetmiş üçte doğan kul benim
Şereflenirken ismim “Ersoy” tacıyla
Onurunu kökünden alan dal benim
Tahir Bey ki hem hocamdı hem de babam
İlimde onun gibi olmaktı çabam
Feyzullah Efendiden aldıkça ilham
Bir sonraki nesle uzanan kol benim
Hoca Kadri Hoca Halis Esad Dede
Lisanı verdi bana tek kelimede
Yoğrulduğum dergah belli neticede
İlimde ahlakta zikrolan dil benim
Bir akşam gözyaşları dönüştü sele
Fatih’te bir yangında koptu velvele
Gömüldü hatıralar Sarıgüzel’e
Alevlerin ardında kalan kül benim
Anadolu Rumeli Arabistan’da
Dolaştım halk için yurdun her yanında
Öte yandan ders verdim darülfünunda
Derken garptan şarka uzanan yol benim
Yürüdüm Berlin’den Medine’ye kadar
Kalemden aktı burada hatıralar
Geceleri eserse Lübnan’dan rüzgar
Yelin geldiği Necit’teki çöl benim
Sevr’le küstah dil uzatınca dinime
Kastamonu’da halkı aldım önüme
Nasrullah şahittir on dokuz ekime
Garbın maskesini düşüren el benim
Bir şiir yazdım tüm alçaklara karşı
Titretir bilirim bütün dağı taşı
Yürekten okununca İstiklal Marşı
Gönüllerden kopan coşkun sel benim
Sahipken yaşamak dolu bir haslete
Yenik düştüm sıtma denilen illete
Otuz altıda veda edip millete
Ebediyete doğru esen yel benim
Tanır beni her Türk her sülale, her boy
Dillere istiklal tattıran bal benim
Adım Mehmet Akif’tir soyadım Ersoy
Anıldıkça kabrimde açan gül benim
Kayıt Tarihi : 18.3.2008 09:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!