Ne güzel ve derin bir anlatım değil mi!
Keramet, aslında sadece mucize
ya da olağanüstü bir güç mü?
Aynı zamanda samimiyet,
yakınlık ve içtenlik gerektirmez mi!
Kızılbaş Bektaşi’nin dediği gibi mi?
Gerçek keramet “çağırdığında gelmeyenin ayağına gitmektir”
Yani ilişkide, iletişimde karşılık beklemeden,
gönülden yana adım atmak olabilir mi?
"Bizde keramet, çağırdığında gelmeyenin,
Ayağına gitmektir, sabırla, gönülden." sözü
Hayatın muhabbet ve dostluk yönünü çok güzel özetlemiyor mu?
Anlatacağın, paylaşacağın insanın kapısını çalmak, gönlüne gitmek,
samimi bir yakınlık kurmak gerekmez mi?
İletişim bazen karşılıklı çağrışlarla mı olur?
Bazen sen adım atarsın, bazen karşındakini beklemeden
o yakınlığı kurmak için yol senin olur değil mi?
Bizde keramet, çağırdığında gelmeyenin,
Ayağına gitmektir, sabırla, gönülden.
Kızılbaş Bektaşi der ki:
“Baba, erenler ermişlerin kerameti olur mu?”
“Olmaz olur mu? Var kerametim.”
Ağaca seslendi: “Gel buraya!”
Ama ağaç dönmedi, adımlarına gitmedi.
Sordular: “Hani çağırdın, neden gelmedi?”
Dedi: “Bizde keramet, gelmeyenin ayağına gitmektir.”
Muhabbetin, sözün kıymetli olduğu yerde,
Karşılıklı konuşacağın insanın,
Ayağına gidersin,
İçtenlikle, sevgiyle…
Kayıt Tarihi : 17.6.2025 01:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!