Bir sabah yüreğimi uçurtma yapacağım, uçup gideceğim gözlerinde, renginde, bildiğim tüm şarkıları söyleyeceğim, belki de ağlatacaksın beni, ben seni belki de.
Hiç aldatılmış bir örümcek gördün mü sen, aldatılmış ve ördüğü ağında boğduğuydu o, bu çaba niye? Yaşamak mı zor olan, yaşar gibi yapmak mı yoksa? Ne soru ama kendi kendime sorduğum onlarca kere. Bir mizah dergisinin sayfalarından fırlarım bazen, bazense suskun bir yürek ve yalnızca yürümeye yarayan ayaklarla bakarım dünyaya.Çiçek olmalıydı adım benim.
Görmeyi unuttuğum rüyalarım olmayı istiyorum: Razıyım kendim dışında her şeye, göster bana bunu.Yaratıcımsın sen. Eğreti bir aydınlık çöktü yine, Denizin içinde boğmak isterim bazen güneşi, saçma sapan aydınlığıyla birlikte. Hey Tanrı sen misin oynayabileceğini sanan benim rolümü? Ne anlarsın ki, ne gördün bu benim benim oyunum işte. Hep söylerdin ya bana bulut uçururken birlikte “zaman gerekir bir yüreğe kendini gösterebilmesi için” iyide ne kadar zaman, ne zaman?
Utancın olacağım senin, iğrentin olacağım belki de lanetin, yada lanetinin adı benim adım olacak. Ne önemi var? Sen sıkma canını benim için.İncinirim. Bir sabah uyandığında yüreğin ben olacağım, Hep aksak, hep kekeme,hep tekleyerek atacağım. Seveceksin ama benim gibi bir yüreği sende, taşıyacaksın söküp atmak istesen de atamazsın zaten. Tanrının laneti benim adım.!
Sonbahar 2001
Nazım ErcanKayıt Tarihi : 19.4.2004 10:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kaybedince, insan suçlar...
Kaybedince, insan savaşın tüm oyunlarını oynar..
Kaybedince,Nefretini kusarak ah eder gidene ve o güne dek sorulmayanları sorar ona ve kendine...
Güzeldi...
TÜM YORUMLAR (2)