denizle gökyüzü
mavi mavi
uçsuz ve uzak
bir o kadar da
özgür ve kardeş
aydınlatır yürekleri
kuştum havalandım
serseri bir mayın gibi
yaşamına düştüm insanların
ansızın!
'dam üstünde saksağan' misali
birini sevmek
kocaman bir yüreğin bahçesinde
açan yüzlerce çiçekten
minik bir papatyanın
üstüne yağan çiy tanesi olunca
gün doğmadan öğrendim
papatyayım;
bozkırda açan,
yağmurla hayatlaşan,
leylağım;
acıları bal eyledik;
ulaşmak için koşulsuzluğa,
denizin üstünde yürürken,
bir martının kanatlarına takılıp,
selamladık gökyüzünden yeryüzünü.
ısındım dedi...
lastik pabuçlu çocuk,
uzattı küçük ellerini güneşe,
uzanamadı...
çok uzaktaydı,
dokunamadı...
Ne isterdim biliyor musun?
Şu anda böyle çaresiz böyle eli kolu bağlı iken;
Bir mıknatısa dönüşebilmeyi...
Bir mıknatıslayın sana uzanıp,
Bütün acılarını çekebilmeyi bilsen ne çok isterdim...
Kız Kulesi,
martılar,
poyraz
ve lacivert köpüklü dalgalar,
havada
omuzlara yüklenen
İstanbul’da Haydarpaşa İskelesi’ndeyim,
üç yıl yedi ay onaltı gün sonra
yüreğimin güneşini göreceğim,
acılara tutunan Can’ımın acılarını çekeceğim...
Haydarpaşa İskelesi’nde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!