arşınlayıp rahmini aralık
ruhsuz,hain imgeler doğurdu
kurağında kırılmak gibi
kırkikindilerin suretine
devrik cümleler kurup
yalın anlatımlar yaratmak gibi
nedensiz bir kaçış bu...
her vakit somurtmaz oysa mevsim
gölgesinde kederin o büyük mabede
-terkimde
doruklarından kuşatılmış bir eyvah sızar
sarınmış şimdi hiçliğine,dilsiz
süphan garip,çığlıksız
gün doğar biter de hükmü karanlığın
o hep orda kalır öyle
kar yağar sonra
müthiş güzel
çavuş’un demli çayı tadında
kor bir ateş oturur yüreğimize
beyaz kanatlı martılarda yoktur kıyıda
geceyi yakamozlar böler ikiye
derken;
nerden geldiği bilinmez bir hengame
nazım’dan ‘memleketim’ takılır dilimize
gençtik...
sonbahar yapraklarında yangın
namluda kavgalara adanmış mermi gibi
asi!
bedenimizi isyanlara
sesimizi çığlıklara
ve türkülerimizi kırık düş ezgilerine
rehin bırakmıştık...
yabana atma!
sorgularda kendini arayan birer dağlıydık
düş ayazında yangın
uçurum koylarında dört mevsim
bir çanak kan’dı,gördük
çıplaktık...
dilimizde bir yarım hece
ufalandık,
korkulardan aykırı kavramlar kaldı geriye
bu yalancı
bu kaçamak tebessüm yüzümüzde
bu bilinmezlik
bu kara girdap
tuvalimizde yedi rengin özeti
bu istila yığını kitaplar...
her mevsim aşkı solumak gibi çekilmez
arada mesafeler gibi aşılması zor
ama ekmek gibi su gibi muhtaç
vazgeçilemez,açlığımız
bu istila yığını kitaplar...
bu telaş bu kaygıdan artakalan
ekmek kırıntısı aşklar
kanatır gibi bir serçenin kanatlarını
bu şiirin en çirkin yerinde anlatır gibi kendimi
yorgun bedenler tecritte şimdi....
Metin BAŞTÜRK 1998
Metin BaştürkKayıt Tarihi : 2.11.2005 09:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)