Güzeldir bertizin havası
Mis kokar çam kokar dağları
Ata biner gençleri
Güreş tutar kıran kırana
Gelinler at ile getirilir eve
Kıra gecesinde türkü söyler teyzelerim
bülbül gitti aşık oldu güle
gül niye hayır dedi bülbüle
kara sevdadan beterimiş
yalnız bülbül bunu bilmemiş
yeri gelmiş söyleyememiş aşkını
Kara tahtaya yazarım kaderimi
Üç yıl oldu o tahtaya yazalı
Tebeşir tozuydu beni orada boğan bir de sen
Benim derdimi tek anlayan kara tahta
Başlarım yazmaya, ilk ders “sevgi”
Geldim
Eyvallah diyerek tüm sevdiklerime
Rüyalarımı anlatarak kızgın yollara
Geride bırakarak umutlarımı
Kaybederek zamanın ortasında kendimi
Sana geldim bataklıktan kurtulmak için...
Cennette gönül tahtında mısın?
Yoksa hala Yılan Dağın da mı?
Açıldı mı hayal pencerelerin?
Kıpır kıpır coşku devam ediyor mu içinde?
Arıyormusun bir ceşme başını?
Yoksa kevser ırmağında bizleri mi bekliyorsun?
Ruhun dinleniyormu? Biz kırlardayız
Ümitlerin hala dua gibi yükseliyor mu?
Üşüyormusun yoksa
Kabir soğuk mu yanında kimse yok mu
Görüyor musun bizi duyuyor musun sesimizi
Yoksa ey başbuğ kırgın mısın
Dargınmısın bu vatan evlatlarına
Ey Türkmende açan gül soldun mu?
Yine kar yağdı yılan dağına
Bir25 mart günü
Mezar oldu sana maraş
Sana mezar olsada
Unutmadı seni Kahramanmaraş
Biz seni unutmadık başkanım unutmadık
Hala yılan dağına bakıyoruz seni arıyoruz
Gittin dönmesende sana ulaşmaya çalışıyoruz
Senin gibi bizde sonsuzluğun sahibine
Sonsuzluğu ulaşmak istiyoruz
Dünyaya duyurmuştun sesini
Yılmadın karşına çıkan engellerle
Ne balyozu ne cuntası durduramadı seni
Uyan ey büyük insan uyan
Kapanıyor pencerelerimiz
Beton soğuyor ve
Hepimiz üşüyoruz !
ADİL DURMAZ
Sen gittin
Sarı saçlarını okyanusa sarkıttı mavi deniz
Sen gittin
Cümle alem izinden habersiz...
Sen gittin
Çocuksu bir yüz
Paçaları çamur olmuş pantolonum
Ve hiçbir zaman bir araya gelmeyen yakamla
Hep anne şefkatiyle bakıyorum gözlerine Burcu Hoca…
Şimdi yaşım on sekiz
Ne zaman gitmeye kalksam bu şehirden
Ya param yok acizim,
Ya da bir dilber tutuyor elimden…
Ne zaman bırakmaya kalksam şu sevdayı
Ya yalnızım kimsem yok,
Sevgi, neşe gibi mutluluk verici sözcükleri kaldırdık lügatten
Ayrılık şiirleri asılı artık panoda
Ve hikâyenin sonunda
Her şair yanlış anlaşılacak,
Her şiir bir cinayet aleti olarak tanıtılacak,
Sehpalar inlettikçe üstünde adamları
Ve bir gece ansızın bir hastalıkla başlar aşkım,
Hekimler çeşitli kaplarda ilaçlar sunuyor
Renkli renkli, şeker gibi
Şiir gibi...
Hastalığım giderek ağırlaşsa bile,
Bir derman geliyor peşim sıra..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!