Anadolu’nun çok güzel bir köyündeyiz.Hasan dağının yamacına yaslanmış çok şirin bir köy.Çok yakın aha şurda..sıcacık misafir sever insanların yaşadığı bir köy.Çengeller köyü.. henüz elektrik gelmemiş, insanlar geceleri; kandil, lamba veya lüküzlerden yararlanıyorlar. Bilgisayarı, televizyon bırak radyoyu bile bilen yok. Uzun kış gecelerinde Adil dedenin evinde toplanıp onun hoş sohbetlerini, anlattığı hikaye, menkıbe ve masalları dinleyerek vakit geçiriyorlar. Anlattığı menkıbelerden ders çıkarmaya çalışıyorlar. Adil dede, benim dedem. Başka torunları da var ama Mustafa’yla beni çok sever. Her seferinde ocak başında bizi dizlerine oturtur ve “okuyun oğlum Allah’ın ilk emri oku, sizde okuyun ki adam olun”der.
Bir gün Adil dedeme:
-Dede arkadaşlarımı çağırayım da bize masal anlat.
Dedim.
-Kocanana sor. Dedi
Kocana bizde annenin annesine veya babanın annesine denir.
Hemen kocanama koşup:
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta