Adı Mehmet...
Kara kıtanın kara gözlü, zayıf yüzlü çocuğu.
Göz kapaklarında güneş ve çapakları çöl sarısı.
Çaresizliğin girdabında.
Kelebek renkli yüzünün yorgun yarısı.
Adı Mehmet...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
güzel eline sağlık
Tebrikler.
Guzel calisman icin bir tebrik, guzel duygularin icin bir tebrik daha sair dosta.
Kalemin daim olsun.
Fikret Sahin
iyi sayılır,. değindiği konu güzel, oldukça... ancak sanatı biraz daha zaman istiyor
Duygulu,dişe dokunur,şairce bir anlatım.Tebrikler Uğur Arslan...İnşaallah daha güzellerine...
Uğur Aslan Bey,
''ADI MEHMET
KİMSE BİLMEZ,KİMSE TANIMAZ
KARA GÖZLERİ GÜLMEZ
DÜNYANIN GÖZÜ KÖR OLMUŞ SANKİ
KİMSE ONLARI GÖRMEZ.''
İşte beni tarif ediyorsunuz. İşte ANAOLUDA milyonlarca yaşam savaşı veren MEHMET'LERi anlatıyorsunuz.
Köyümüze tesadüfen İNSAN GİBİ İNSAN olan bir öğretmen gelmiş, bizi sevmiş, sevilecek bir yanımız yokken, KÖY ENSTİTÜSÜNE göndermiş elimizden tutmuş. Kendini unutmuş, öğrencilerinin peşinde koşmuş. KÖYÜN KARA MEHMED'İ , KARA AHMED'İ,KARA AYŞE'Sİ,ÇİLLİ FADİME'Sİ öğretmen olmuşlar.(Hiç olmazsa bir öğretmen olsun, dendiği yıllar.)
Şiiriniz beni çok duygulandırdı. Şiir sadece okunmak için değil, biraz da dokunmak için olmalı. Dokunmalı böyle şiirler.KARNI TOK, SIRTI PEK kendini berğenmişlere...
Ben yoksul kalmışsam, okuyamamışsam, bunun suçu bende değil, dostlarım bende değil... BEnim BABAANNEM ''DOKUZ ÖKSÜZLE BİR MAĞRADA KALMIŞ.'' bu bir masal değil., gerçek yaşanmış bir olay, gerçek yaşanmış bir olay. Kocası Çanakkalede, kayınları, Yemende, eniştesi Uşakta şehit olmuş, onların dokuz yetime bakmış, onları doyurmaya, giydirmeye çalışmış.
Ben im anlatmaya gücüm yetmiyor, siz güzel anlatmışsınız ASLAN'IM, GÜZEL ANLATMIŞSINIZ anlayan bulunursa...
Sevgilerimi ve saygılarımı sunar, işlerinizde başarılar, yuvanızda mutluluklar dilerim.
MEHMET ŞAHİN
Emekli Öğretmen
Uğur Aslan Bey,
''ADI MEHMET
KİMSE BİLMEZ,KİMSE TANIMAZ
KARA GÖZLERİ GÜLMEZ
DÜNYANIN GÖZÜ KÖR OLMUŞ SANKİ
KİMSE ONLARI GÖRMEZ.''
İşte beni tarif ediyorsunuz. İşte ANAOLUDA milyonlarca yaşam savaşı veren MEHMET'LERi anlatıyorsunuz.
Köyümüze tesadüfen İNSAN GİBİ İNSAN olan bir öğretmen gelmiş, bizi sevmiş, sevilecek bir yanımız yokken, KÖY ENSTİTÜSÜNE göndermiş elimizden tutmuş. Kendini unutmuş, öğrencilerinin peşinde koşmuş. KÖYÜN KARA MEHMED'İ , KARA AHMED'İ,KARA AYŞE'Sİ,ÇİLLİ FADİME'Sİ öğretmen olmuşlar.(Hiç olmazsa bir öğretmen olsun, dendiği yıllar.)
Şiiriniz beni çok duygulandırdı. Şiir sadece okunmak için değil, biraz da dokunmak için olmalı. Dokunmalı böyle şiirler.KARNI TOK, SIRTI PEK kendini berğenmişlere...
Ben yoksul kalmışsam, okuyamamışsam, bunun suçu bende değil, dostlarım bende değil... BEnim BABAANNEM ''DOKUZ ÖKSÜZLE BİR MAĞRADA KALMIŞ.'' bu bir masal değil., gerçek yaşanmış bir olay, gerçek yaşanmış bir olay. Kocası Çanakkalede, kayınları, Yemende, eniştesi Uşakta şehit olmuş, onların dokuz yetime bakmış, onları doyurmaya, giydirmeye çalışmış.
Ben im anlatmaya gücüm yetmiyor, siz güzel anlatmışsınız ASLAN'IM, GÜZEL ANLATMIŞSINIZ anlayan bulunursa...
Sevgilerimi ve saygılarımı sunar, işlerinizde başarılar, yuvanızda mutluluklar dilerim.
MEHMET ŞAHİN
Emekli Öğretmen
Düşünce, iş eylem aynı Sevgili Uğur Arslan seni seviyoruz. Tebrik ve takdirlerimle...mükemmel yüreğinize sağlık, ömrünüze bereket...
mükemmel bir evsaneyi anlatan mükemmel bir şiir... eyvAllah...
-''Söyle dünya insanların kaç kişi?
Kaçı sağır, kaçı kör, kaçı arsız, kaçı erkek, kaçı dişi?...''....??
-''Açlıktan ölmek kaldımı be şimdi?
Söyle dünya insanlık kimin işi? ...''.... ??
KARMAŞIK BİR ŞİİR GİBİ DURUYOR....
AMA İLK SATIRLAR GAYET DÜZENLİ VE ÇOK GÜZELDİ MESELA.
ÖRNEĞİN:
''Adı Mehmet...
Kara kıtanın kara gözlü, zayıf yüzlü çocuğu.
Göz kapaklarında güneş ve çapakları çöl sarısı.
Çaresizliğin girdabında.
Kelebek renkli yüzünün yorgun yarısı.
Adı Mehmet...
Bir halkın hikayesi yani.
Yeni günün solduğu beldeye, asırlar öncesinin bir yolculuk efsanesi.
Bir halkın ismi yani.
Kaderden ötesi olmayan.
Adı Mehmet...
Kimseden medet ummayan.
Aç karınlı, hasta yüzlü ama tok gözlü.
Öylece duran ve sabreden.
Uzaktan gelen yolcuları ağırladığı günkü gibi.
Necaşi gibi, Habeşi gibi.
Doğru, dürüst, iyi, insan yani...
Adı Mehmet...
Bir umudun ismi.
Çöle yağmur yağdığı günün.
Karnının doyduğu günün.
Öldüğü günün.
Ve üstünde çiçekler açabilen bir mezara gömüldüğü günün ismi yani...''....
BURYA KADAR GAYET GÜZEL GİDERKEN BURDAN SONRAKİ BÖLÜMLER SANKİ BAŞKA BİR ŞİİRİ ANLATIYOR....SANIRIM SN SUPHİ DE AYNI KANIDA....YANILIYOR MUYUM???
...
NEYSE...EMEĞE SAYGILAR, PAYLAŞIMA TEŞEKKÜRLER....
Bu şiir ile ilgili 31 tane yorum bulunmakta