Evliliğin boğulmak gibi bir anlamı olduğunu bilmezdim bir zamanlar. Pembe panjurlu evlerin yer aldığı cümlelerde mutlu olurdu karı koca.
Henüz doğmamış çocuklar üzerine açılan muhabbetlerde tatlı, ürkek ama hep güzel didişmeler yaşanırdı konacak isimler üzerine ve hep kazanan ben olurdum düşlerimde...
Düşlerim düşüşlerim oldu!
Nedenini nasılını bilmediğim bir yokoluştu yaşadılarım...
Ben mi değiştim, zaman mı... ya da zamanla birlikte ben mi?
Geleceğin kaybolmak gibi bir anlama bürünebileceğini nereden bilebilirdim ki bir zamanlar...
Biri bir koca görür rüyasında:
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Devamını Oku
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.