Canım kızım
Annen kanser hastalığına yakalanınca
Çok üzülmüştü.......................
Hele ben yıkılmıştım adeta
Onun düşünceleri başka
Benimkisi şuan yaşadıklarımdı
Bir gün korkusunu bana anlattı
Bahattin; Ben ameliyat olmazsam da ölseydim
Kızım arkadaşları arasında boynu büküklüğü
Annesizliği ona nedenli zor gelirdi
Fotoğraflarını kim çekerdi
Derken aklına Serap hoca geldi
Can arkadaşım beni aratmaz onunda fotoğraflarını çeker di
Ama ne olursa olsun kızım annesiz mutsuz olurdu dedi
Bende kızdım ben öldükten sonra o kadarda önemli değil
Diye kızardım.
O andan sonra tam sekiz yıl geçti
Kızım 15 yaşına girdi
Korktuğu başına geldi
Kızın çocukluğunda annesiz kalmadı ama gençliğinde
Annesiz kalmıştı
Ölüme giderken mutluydu
Çünkü çocukları artık büyümüş kendi yiyeceklerini yapıp
Yiyecek kadar olmuşlardı
Bu ona huzur veriyordu
Tek üzüldüğü sevdiklerinde ayrılmak
Bu onu tam elli iki gün nefes alıp vermesini sağladı
Sevdiklerinin sevgisi ona mücadele etme hayata dönme arzusu ile
Bu süre dayandı
Doktorlar bile şaşırttı
Nasıl olur bu kadar yaşaması diye….
Bir gün doktoru yurt dışına seminere gidip geldiğinde
Bir şey soracaktım ”siz hala bura damısınız” diye hayret etti
Sonra lafı değiştirdi
Sorumu yanıtlamıştı o an bunu anlayamamıştım
Şimdi daha iyi anlıyorum
Biz hasta haneye 16-kasım-2007’de yattık
Bir hafta ömür biçmişlerdi
Bizim ona olan sevgimiz tam elli ik,i gün bizlerden ayrılamadı
Konuşamıyordu,yiyemiyordu,su içemiyordu,
Sağ tarafı tutmuyor,yutkunamıyordu
Bizleri görünce mutlu oluyordu
Bazen sevdikleri ziyarete gelince üzülüyor
Ağlayamadığı için hıçkırıklara boğuluyordu
Ankara tıp fakültesi 222 nolu odada onunla tam elli ikigün
Göz göze o bana ben ona hizmet ederek bakışlarından
Mutluluğu üzüntüyü acıyı anlamaya çalışıyordum
Belki de çok acılar çekti bunu söyleyemediği için
Haksızlık yaptığımızı şimdi anlıyorum
Kim bilir?
Kollarına batan iğne izleri göğsündeki katar ağın zaman zaman çıkması
Acemi doktorların yerine yenisini korken çektirdiği eziyet
Kurumuş gözlerinden düşen bir iki damlada bunu anlıyordum
Buda beni kahrediyordu ama yapacak bir şey yoktu
Bazen burnundan beslendiği hortum değişirken duyduğu acıyı
Bizim verdiğimiz sevgi gösterileri yaşama azmi için yetiyordu
05.Ocak 2008 de cumartesi günü saat on otuzda son nefesini verdi
Artık yeter dedi herhalde veda bile edemedi
Anlayamadım iki üç dakika önce ayakları morarmaya başlamıştı
Ben ayaklarını zaman zaman masaj yaparak rahatlatmaya çalışırdım
Önceleri bunlardan biri zannettim
Doktora sordum neden morardığını
Cevap bile veremedi,o odadan çıktı,hemşire rutin ilacını verdi
Ben hala gözlerine bakıyordum
Çok yorgundu baygın bakışları altında beni göremediğini anlayamadım
Belki de Azrail’e yalvarıyordu birden yavaş yavaş gözlerini kapadı
Hemen göğsüne baktım inip kalkmıyordu şaşırdım dudaklarımla alnından
Öptüm burnundan nefes sıcaklığını da alamayınca fırladım odadan dışarıya
Haykırdım eşim öldü diye,ağlayamıyordum,göz yaşlarım gelmiyordu bir türlü
Hemşireler doktorlar koşarak odaya daldılar
Beni dışarıya aldılar
Sadece haykırmak istiyorum sonsuzluğa alabildiğine
Onu bile yapamadım hasta hane içinde
Bir ara yalnız kalıp yürürken sessiz sessiz haykırdım gökyüzüne
Neden neden diye
Bir cevap bulamadım o anda
O da biliyordu sevgimi,onun içinde kolay olmadı
Sevenleri ayırtmak
Nankörlük ediyordum
Sanki ben.Onun acı içinde kıvrandığını
Konuşamadığını,yutkunamadığını su içemediğini
Yiyemediğini,canı istediği an ağlayamıyordu,hatta gülemediğini unuttum
Kim bilir ne kadar acı çekti,bizimle kalmak için direndi,mücadele etti
Nankörlük ediyordum her halde
Ölüm onun için belki acılardan kurtuluştu
Tanrım yanına alırken yeter yeter dedi ikimize ne onun sevgisi ne
Nede ikimize
Akşam sabaha kadar boşalttı içini tertemiz oldu
Beklenen sabah saat 10.30 gösterirken gözlerini kapatarak karanlığa uça bir güvercin gibi
Yatağın içinde küçüldü,küçüldü birden yığıldı
Şaşkındım anlayamadım Ruhunun uzaklaştığını
O an dualar ediyordum
Yalnız omuzlarımın hafiflediğini hissettim
Yüreğimin ağırlığından olsa gerek içim boşluktaydı
Çocuklar gelmeden metin olmak istedim onları rahatlatmak için
Ağlamamaya çalışıyordum ama gözlerimden akan yaşı tutamıyordum
Onlarda beni teskin etmeye çalıştılar
Abisi Aliyi çağırmıştım oda geldi hasta hane bahçesine indirdik sevgili eşimi
Ambulans alıp onu morga götürürken ailece nereye gömülmesi gerektiğine karar vermek zorundaydık bir iki dakikada o çok isterdi köyde yatmayı özlemi hep köy içindi
Ama bu yaz duygularının değiştiğini ifade etti ben buna dayanarak çocuklarda yakın olması
İçin Çorum Alaca benim doğduğum yere götürdük on yıl emek verip okuttuğu öğrencileri
Cenaze namazını kıldırdılar.Ona mevlitler okudular
İçim rahattı hava soğuk hafif karlı idi güneş bambaşka ısı veriyordu adeta mezarlığı ısıttı
Alaca’yı canlı bir ışık yaptı bizim için
İşte yüreğimizin ısısı gönlümüzün ışığını her gidişimizde ziyaret ederken her gün dualar Ediyorum yattığı yer cennet olsun azaplardan korusun tanrım benden yanı hakkım var ise Helal olsun sonsuzluğa kanat çırparken duyduğu rahatlığı yüzüne bakarken hissettim
Acıları kalmamıştı rahat yatıyordu
Tam kırk sekiz yıllık dünya mücadelesi rüya gibi olmuş
Bir saatlik törenle üstüne toprak atarken karanlığa gömüldüğünü üstüne beyaz karların Kapladığını kar ile örttük.
Bu ilçede giyemediği gelinliğin yerine beyaz kefenini giyerek geldi
Kanatlanıp sonsuzluğa uçtu..
----
Yıl 1977 in ekim ayında tanıştım konuştum o zaman sadece yan komşumuzdu abisi ali ile birlikte kalıyordu çok ani oldu arka balkonda dalgın dalgın otururken yan bahçede köylü giyimli bir kız gördüm.laf olsun diye konuşmak istedim birkaç sohbetten sonra Necati eğitimde okuduğunu söyledi ama korkuyordu söylerken çünkü siyaset alabildiğine hareketli idi zaman,zaman olaylar okulun sık,sık kapanıp açılmasını siyasetin dengesizliği yaşamı zorlaştırıyordu işte kelle koltukta okunan o anlar sevgi bize sevmek bize yasaktı tam bu
Işık altında hiçte aklımın ucundan gedmezdi.
Dört beş ay sonra mart veya nisan ayı olsa gerek aynı kız yan bahçede ağaca sırtını yaslamış kitabını okuyordu bende onu balkonun duvarından ellerimin üstüne çenemi koyarak izliyordum tam bu an birden kafasını kaldırıp bana baktı işte tam o an içimde bir sızı bir sıcaklık hissettim
Dikkati dağılınca konuşmak istedi benimle o kendi bahçesinde bende balkondan konuşmaya birbirimizi tanımaya çalıştık içim ısınmıştı yüreğim ona yaklaşınca çarpıntısını duyuyordum adeta yerinden fırlarcasına atıyordu kalbim.Tüm cesaretimi toplayarak ciddi olmak şartıyla arkadaşlık teklif ettim.
Düşünmek istedi..bekledim sonunda kabul dedi babasından çok korkuyordu önce ondan izin almak istedi almadı cesaret edemedi daha eğitim birinci sınıfta idi..bense son sınıf okula gitmiyordum..çevre okullarda staj yapıyorduk.Sonunda teklifimi kabul etti ve kendi aramızda söz yüzüğü taktık işte şiirler o dönemde bu aşka doğru başladı taki evlenene kadar sürdü.
Yaşasaydı şuan belki de kavga ederdik birbirimizle çoğu zaman fikirlerimiz uyuşmazdı.Gerçek şu ki severdik birbirimizi.Bazen ben bazen de o,sevgimiz ağır basar boyun eğerdik hoş görürdük birbirimizi.farklı görüşlerde olsa.İlk yıllar o çok sabır etti,son yıllar ise ben boyun eğer olduk sevgimize hürmeten gerçek şu ki o beni bende onu deliler gibi seviyorduk yetmiyorduk birbirimize.
Ayrılık hasret başlayacağı an kavga başlardı ben çok sevdiğim için ayrılmak istemezdim bir dakika sanki içime doğmuş gibi.Ama o severdi bir müddet ayrı durup özlemeyi ondan sonraki buluşmanın sıcaklığı onu heyecanlandırırdı.Buluşma anlarında bütün acıların kin ve nefretin bir kenara koyulduğunu özlemlerimizin baskın geldiğini görürdük.
Her şey biterdi o zaman biz seviyorduk birbirimizi şu da bilin meliki kavgada ediyorduk.
Kavga aşkın gücüdür,belirtisidir,
Kavgasız aşk olamaz,sevgi doğup güç tutamaz
İşte sonsuzluktaki özlem daha da yaktı yüreğimi,yakmaya devam ediyor
Bahattin Tonbul
30.6.2009
Kayıt Tarihi : 30.6.2009 22:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
bir yaşamın bir sevdanın kısa bir öyküsü..bu yaşamın son ve ilk anları.arasında üç çocuk oldu.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!