Adı ışık Şiiri - Halis Aydın

Halis Aydın
108

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Adı ışık

Adı Yüreğimde gizli
Ankarada
Kuşlara tüm merhameti ile ev sahipliği yapan
Şirin bir semtin, şirin bir gecekondusunda
Sevgiyle Merhaba dedi hayata

Ankara dışından gelmişti babası -
Mutasıp ve kendi halindeydi anası
Erkek olsun demişti babası -Ama kız doğurmuştu anası
3 Ekimiydi çılgın bir zamandı
soğuktu hava gülümsüyordu sonbahar
Işığa küşmüştü hava sisti karanlıktı

Nur doğmuştu mahalleye
ve sevgi dolmuştu anasının yüreğine

Minikti elleri,yanağında Tanrı nimeti gülleri
ve derilmişti gayrı -sevda bahçesinin gülleri
Nur topu gibi maşallah deyip -Adını nur koydular

Kızlarında umut buldular,yaşam buldular
o kız doğmuştu anasının teninden -ama erkek gibi yetişti helalinden
kısa zamanda erişti, bir gül gibi gelişti
Dört kişilik ailenin üçüncüsü -en çılgını, en delisi

Zaman geçti günler kovaladı bir başka günü
ilk orta ve lise dedi
Muhasebeci oldu ve muhasebesini yaptı hayatın hep
KDV idi sevgi
stopajdı gülücük -Ve muhtasardı yazılan, yaşanan, çizilen

Arkadaşlarının biricik dostu, Allahın sevgili kulu oldu hep
Hiç aşık olmadı ama aşık olunan kızdı hep
İri üzüm gözleri,aydınlık yüzü
ve yürek denizinde kaybolan umut teknesi
Sevginin adıydı her daim
o sevilen kadındı aşkın açık adresiydi

Kendini hiç sevmedi o
Kendine rüküşdü
Şıktı ertrafına en moda sözleriyle
Kardeşlerineyse birer anaydı- kimi zaman babaydı
koruyan ve kollayandı
Sararan yaprakların arasında
Hiç fark etmediği yitip giden zamandı

Akıp giden yıllar içinde
Acıları içine alan kocaman bir kovaydı
Başkalarına Güzin abla dert ortağı,
kendine Hulusi abiydi -acıların ve hüzünlerin adamı
Can yoldaşıydı kimisine
Hayat denilen denizde
kaybolan gemilerin kılavuz kaptanıydı


Gün oldu fırtınalı bir zamandı
gelip kondu bir güvercin yüreğine
sevildi, kendide sevdi ölürcesine
Bir adamın sevgisini sığdırdı yüreğine delicesine

Aşk dedi, aşkın hüzün dedi, gönül dedi -ve sevdi
Aşka inanmamışlığına inatla -sevdi

Hümanistti o,duygu yüklüydü
Filmlerin acıklı sahnelerine bile ağlardı
Nerede bir karınca görse üstüne bile basmaz sek sek atlardı
Buna rağmen zordu
Kaf dağının ardındaydı sanki erişilmezdi

Sanat dedi, sanatçı olmak istedi
Oysa Kamuda kendi halinde bir memur oldu
Süslüydü, temiz giyinirdi hep
kızların hayalindeki olunası prensesdi
Benim diyen kadınların bile gözdesiydi

Örnek alınandı hep
Erkeklerin sevgilisiydi her daim
Ona ulaşamayanlar sevda yolunda donup kalandı

Kendine aşık olan adamla evlenemedi
Adam alıp başını gitti askere
Artık yanlızdı, aşkta başarısızdı
Hüzün kaplamıştı yüksek dağlarını
Bunu adı ayrılıktı,hüzündü

Unutmalıydı yüreği dolusu sevdiği adamı
Gün geçti zaman oldu nice zaman içinde
Bir gün çalıştığı ofise geldi
Anadolunun desenlerini yüreğine kazımış bir adam
Tamam dedi Nur yoruldum artık
Beni terketmeyecek birine kucak açmalıyım
Sevmeliyim beni seveni -delicesine
ve aşk selinde tutundu gencin yüreğine
Al götür beni dercesine

ve alıp götürdü genç adam Nuru yüreğine
Nur yosun tutmuş bir sevda kayasından tutundu
Hatıralarda ölü doğan kırılıp kalmış sevdasını yüreğine gömerek

Kendine en büyük ihanet yaptı
kolay kolay sevmezdi oysa biliyordu
Aşk onun için bir daha erişilmezdi
Nasıl olduğunu anlayamadı
ve sevda kamasını sapladı yüreğine
Aileler anlaştı, evleneceklerdi
Ama o imzayı atarken bile düşünceliydi
Seviyordu ama neyi? kimi?
Evlendiğim adam sevdiğim adammı diye sordu kendine

Çok sordu yüreğine sorgulandı bedenince
Hayata merhaba diyeceği adam
Uzun boylu, hoş konuşan bir adamdı oysa

Düğününde alkışlar birbirini kovalarken
bir tek o kendini alkışlamıyordu
Çünkü doğru yapıp yapmadığını bile bilmiyordu

Keşke dedi bu bir masal olsa
Saat gece 12'yi vurduğunda
Kaçıp gitsem buralardan
geride deri bir ayakkabı ve kırılmış umutlarımı bıraksam

Hiç yaşanmamış olsa bunlar
Masal kitaplarında kalsa
Olmadı ve evlendi geleneklere göre
Bir daha hiç anmak istemişcesine

Biliyordu,hissediyordu
Ağırdı hava, taşıyamıyordu
ama haksızlıkda etmek istemiyordu karşısındakine
Gün oldu gitti askere kocası
Hırslı bir kaynana,
kaynanasının sözünden çıkmayan bir kayınbaba
ve bir yanda bilmeden ne yaşadığını
hissetmeden yüreğini verdiği adam

Ne mutlu etti kaynanası
Nede hoşnut kaldı kayınpederinden
Cahildi kaynanası
Karısını dinledi kayınbabası

Yalnızdı
Koca evrende sahipsizdi

Fırtınalar esti, kar yağdı boran oldu içinde
Sessiz bakışların ardında öbek öbek hüzün büyüttü
Gözyaşlarını halıların altına gizledi
Kızaran gözlerini ılık tebessümlerin ardında sakladı hep
Oysa Tebessümler kocaman bir yalandı

Yaşamın anlamı yoktu
Yada ne yaşadığını bilmeden yaşadı hep

Kocasından hayır yoktu biliyordu
Bumuydu sevdiği adam
Televizyonun karşısına geçip saatlerce göbeğini kaşıyan adammı olmalıydı

Bumuydu bumuydu diyordu Tanrım
Şahitler huzurunda resminin karşısını imzaladığı adam
Bu muydu evlilik, bumuydu yaşam bumuydu sevda denilen şey
Hani hayatı paylaşacaktı, sevda büyütecekti koynunda

Tanrım dedi ilendi
Sabır ya sabır dedi
Uykusuz geçen gecelerin hesabını
kendisine bile veremedi

Koca koca umutsuzluklar çaktı kaldırımlara
Nefes alamıyordu sanki
Yüreğinde kırık dökük kalan umutlar
Sunni tenefüs yapıyordu sanki kalbine

Bir gün
Çıkıp geldi bir Devlet dairesinin kapısına
Artık düzgün bir işi vardı
kendine göre kocaman bir adamdı
Güçtü gayrı
Güçlüydü
Bir masa verdiler ona
bir de eski sandalyesi vardı
Mutlululuğu yoktu ama gayri bir işi vardı
Bir mayıs akşamı dünyaya getirdi kızını
Şirin afacan ve tatlı
Artık nefes alıyordu yaşıyordu
Yaşamın anlamı vardı
Gün oldu devran döndü büyüdü kızı
Kocasından kendine hayır yoktu
Derdi çoktu ama dermanı yoktu

Gitmek istedi uzaklara ıssız bir adaya
Terk etmek istedi eşini işini ve geçmişini

Bir adam sevdi
Ama hiç gülmedi

Adı ışık
Kendine olmasada başkalarıı aydınlatan
Yolun açık olsun
Güzel günler seninle olsun,

Halis Aydın
Kayıt Tarihi : 29.8.2007 10:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ender Pehlivan
    Ender Pehlivan

    Güzel anlatım.. Tebrikler...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Halis Aydın