Bir garip şair işte...
meçhul bir dönüşün
malum yolcusunu bekliyorum
kalbimin sızısına yazdığım şiirin
her kıtasını bir vagon bildim
yükledim sabah trenine
mendil salladım ardından
Mevsim artık sonbahar diye bir şarkı
Lambalı eski bir radyoda...
Eskimiş, sararmış ve solmuş
Ömrünün son demleri belli.
Arada tokatlardı rahmetli annem
Hüzünlü yağmurlar sonbaharda yağar
Temizler yazdan kalan anıları.
Her damlasını bir melek taşır ya
Dökülen her yaprağı paylaşırlar.
Bunlar papatya falında dökülenler
Bitsin artık
Bu hüzün biriktirip
Bu gözyaşı dökmeler
Güz bitsin artık,
Karlar savrulsun da
Geçsin artık zemheri
Biraz nefes al dedi,
Bakkalda mı satılıyor nefes?
Bilmiyor ki,
Onsuz nefes almak
Daha da zordur
Son nefesi vermekten.
Şair sordu hırçın dalgalara
Bu hoyratlık neyin nesi?
Dedi ki,
Aynayım ben
Ay gibiyim
Renksiz, solgun ve soğuk
Dilime dolanan
Anlamsız bir şarkıya
Yeni bir anlam yükledim bu sabah...
O ağacın altını
Şimdi hatırlıyorum...
Bir dergi kapağından öte
Bugün eylülün yirmi üçü
Geceyle gündüz eşit
Ve tüm acılara eşit.
Aydınlık gelecekler...
Çok bilinmeyenli denklem gibiyiz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!