Hakkâri’ye kar yağardı ve korkardım karanlıktan;
Zifiri karanlıklarda ağlardım sensiz,
Sen görmezdin; ama ben üşürdüm,
Kâh Şemdinli gibi terk edilmiş,
Kâh Çukurca olurdum kimsesiz,
Neydi aşk?
Bir buse kondurmak mıydı Sevgilinin yanağına?
Yoksa dolaşmak mıydı el ele umarsızcasına?
Sahi: Neydi aşk?
Gece sabahlara kadar O’nu düşünüp,
Gündüz düşte görmek miydi aşk?
Yine geçti gönlümden umutsuz bir sevda treni,
Bütün umutlarım tükenmiş, bütün duygularım harap olmuş, sevgi evim viran olmuş…
Geçiyor yine sevda treni…
İçinde umut yok, yok sevgiye dair bir işaret,
İçi bomboş, vagonlar soğuk, sirenler suskun,
Yolcular ağlamaklı…
Sen yoksun diye bahar gelmez memleketime,
Söyle Loryam bu hasretlik nedendir?
Karanlıkta bırakma ülkemi,
Gel ne olursun, gel artık.
Gel de ışık saç bir nebze,
Gel de utandır güneşi,
Öldürecek bu dert beni Lorya, öldürecek…
Ah! Kırların çiçeği,
Neden, söyle, neden terk ettin ülkemi?
Pârelendi sensiz yüreğim.
Kim kopardı söyle, kim aldı seni benden?
Ve çatladı yüreğim,
Gülü hârdan dilersin, bu hâlin nedir
Pinhan derdin ayân edersin, bu hâlin nedir
Güzellerin vefasıdır âşıklara cefâ kılmak
Bir şivekârdan vefa dilersin, bu hâlin nedir
Canı olan Canan ister, gönül O’nu arzular
Şöyle gelsin âşık olan, gönül O’nu arzular
Ehl-i dile tarif yoktur, gerekmeye kural ona
Yar cemalin görmüş âşık, gönül O’nu arzular
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!