05.06.1983 tarihinde Ordu'nun Kumru
iİlçesinde dünyaya geldi.
2001 yılında Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünü kazandı. 2005 Yılında mezun oldu.
2008 yılında ilk kitabı olan ‘Dün, Kendime seni anlattım’ adlı şiir kitabını yayımladı.
Adı geçen eser ile aynı yıl en iyi şiir kitabı dalında Türkiye 3.’lüğü ödülüne layık görüldü.
2010 yılında ‘Üniversite Mezunu Çaycı Aranıyor’ adlı araştırma kitabını yayımladı. Aynı yıl Ordu Üniversitesi tarafından ''Araştırmaya Değer Yazar'' seçildi.
2011 yılında Marmara Üniversitesi tarafından ''En Merak Edilen Yazar'' seçildi.
2012 yılında ‘Dijital Kıyamet 2038’ adlı ilk bilim kurgu romanını yazdı. Bu kitabı için yıl içinde Marmara Üniversitesi ve Güngören’de konferanslar verdi.
2013 yılında Ordu Valiliği tarafından düzenlenen kitap fuarına özel davetli olarak katılıp kitaplarını imzaladı.
2020 yılında 'Dijital Tanrı Yapay Zeka' kitabını e-kitap olarak çıkardı.
Adem Eyüpoğlu, halen yeni eserler yazmakla meşgul.
Yazara ulaşın: [email protected]
Eserleri
1- Dün, kendime seni anlattım - 2008 (Şiir)
2- Üniversite Mezunu Çaycı Aranıyor (Araştırma - İnceleme) (2010)
3- Dijital Kıyamet 2038 (Bilim-Kurgu Romanı) (2012)
4- Dijital Tanrı Yapay Zeka (Bilim-Kurgu / Araştırma) (2020)
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!