Tekerleği yalpalayan bisikletimi
Ve başaklar toprağı öperken
Karıncanın buğday taşırken yorulması gibi
Çok özledim seni
Kıraç topraklara boyunu anımsatan
Yanaklarını okşayan iki damla yaş
Ve anlatan iki sözcük seni
Ben hep iki olmak isterdim
Neden mi? Biri sen diğeri ben
Kıskanırım ikiden fazla yaşı
Korkarım okşamasın yanaklarını
Yelkovanın yendiği,
Bir İstanbul akşamından,
Dilimin ucunda takılı,
Düşüncelerim var ayağı kokan.
Bulaşık tövbelerin,
İnkara kapanmış mahremi.
Daire içinde
Köşe kapmaca oynayarak
Kendini aldatan doğruların
Samimiyeti kadar samimiyetsizim
Kum tanelerinin gözümü acıtan
Bütün yorgunluklarının
Beyaz cennetlerden
Sarı güller getirdim sana anne
Serin rüzgarlar eser
Ekin tarlasında bir teyze
Aynı sana benzer
Küçük ellerimle
Hani derdin ya dere gibi çağlarım
Kardelen kadar soğuk,menekşe kadar nazlıyım
Sorma ki bir kurşun kadar hızlıyım
Anlat ne oldu böyle gönül
Hani severdin de kendini koymazdın
Dibi görünen sorunların
Yüzüme yansıyan parıltısıyla
Ayrılıyorum diğerlerinden
Aynı düşüncelerden
Farklı duruşlar sergiliyorum
Cüssemden büyük bir hadisenin
Mutluluğu; çerçevelerdeki
Kahverengi ahşap verniklere
Kazıdım baş harflerinle
Ucuz hayatımı
Pahalı sevdalara yüklemenin
Dramatik senaryolarından biriydi
Boşluğa düşmüş huzurumun
Derin mağara çıkışlarına astığı
Yapay gökyüzü hayali ile
Seni paylaşmak zorundayım
Ara ara seviyorum
Karanlıkların örttüğü çıkışları
Sıska bacaklı yazlara
Yaprak dökümünden kalan
Şişko acılarım bindi
Bocalamakta olan kalbimin
Ritmi bozulan dünyasının ayak seslerine
Kabul görmeyen
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!