Adam; koca gözleriyle,
Gökyüzüne uzun uzun baktı
Bir yol bir iz sürer gibi arandı
Sonra dikti gözlerini kadının gözlerine
Kadın; gözleri derin bir mağaranın kapısıydı,
İçerisi soğuktu, gizemliydi
Sanki daha önce hiç girilmemişti
İçerden de çıkılmamış…
Kestiremiyordu adam bakışlarının nereye gittiğini
Kadın; yarımdan da yarımdı
Azdan da az,
Adam; tamdı çoktan da çok
İkisi bir kaba eridi
Kadın azaldı, adam çoğaldı
Adam her şeyi alıp gidecekti aşkın adına
Tam da orası acıyordu kadının
Yüreği, aşkın tasıydı o
Bir gemiydi ve su aldıkça batıyordu
Batıyordu sessizlikler içinde
Adam duymuyordu kadının çığlığını
Kadın yanıyordu ve acı çekiyordu
Yanmalıydı çünkü toprakta yanıyordu
Yanmalıydı çünkü ateşin kendi de yanıyordu
Yanmalıydı madde başka bir maddeye dönüşüyordu
Bir yıldızın patlaması,
İpek böceğinin dönüşmesi gibi düşün
Kadın; deniz feneriydi
Adam; okyanusun öteki ucundan gelmiş
Ellerinde mızrak taşıyan vahşi bir yabancı,
Kadına mızrağını saplayacak, tam da kalbine
Bir şaibenin askeriydi o,
Çekip gidecekti ardına bakmadan
Kadın direndi; söndürdü fenerin ışıklarını
Öfkeli dalgalarında okyanusun boğacaktı adamı
Karşılaştılar ıssızlıkta
Kadın kaldırdı başını göğe,
Adam indirdi başını yere
İki yabancı baş, iki yabancı gönül, iki ayrı vücut
Adam döndü soluna, kadın döndü soluna
Hiç tanışmadılar, bakışmadılar
Yürüyüp gitti adam kendi yoluna, kadın kendi yoluna
Kayıt Tarihi : 19.12.2024 02:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!