Adam evine girerken son bir kez arkasına dönüp ay ışığına baktı umarsız ve esrik gözleriyle.
Anahtarı çevirdi ve evindeydi artık. Perdeler açıktı, içeriye giriyordu sokak lambalarıyla sevişen ay ışığı. Mutfağa girdi önce ve dolabı açtı, baktı; şarabı soğumuştu. Ev sigara kokuyordu salona girerken.
Adam hırkasını çıkartıp attı koltuklardan birine. Sonra evde kapısı kapalı olan tek odaya yürüdü. Zaten kaç oda vardı ki?
ve kaç şişe şarap?
ne kadar olduğunu hatırlayamadığı savaşlardan çıkmış gibiydi, ne zaman bittiği belli olmayan yazılar gibi
paradokslardan açılan paradoks
tünellerdeki tünel gibiydi. bir tutam akasya çiçeği çocukluğundaki, havaya atıp dönerek düşmesini seyreden
Sen uykusuzluk nedir bilir misin
Tırnaklarınla yastığını parçaladın mı
Gözlerini tavana dikip
Düşündüğün oldu mu bütün gece
Ve bütün bir gün
Belki gelir ümidiyle bekledin mi hiç?
Devamını Oku
Tırnaklarınla yastığını parçaladın mı
Gözlerini tavana dikip
Düşündüğün oldu mu bütün gece
Ve bütün bir gün
Belki gelir ümidiyle bekledin mi hiç?




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta