Geceden kalmıştı ışık. Asılı ve amaçsız öylesine. Ben geceden de değil, çok öncesinden kalmıştım. Tanıdık ve de aynı oranda yabancıydı her şey. Camlar günün ilk ışıklarıyla oynaşıp buğulanmışlardı. Kontağı çevirdim. Tekerler ağır ağır çıtırdatıyordu kuru otları. Her şeye baktım, hiçbir şey görmeden.. Hızlandıkça ağaçlar ip gibi dizili, akmaya başladı iki yanımdan. Gaza bastıkça ezdim acılarımı, öfkemi kabarttım, besledim içimdeki hafızası güçlü adamı.
Saatlerdir bu koltukta oturmuş, uyumuş, uyanmış, için için ağlamıştım. Bedenim ne de ağırdı ruhuma. Öylece çakılıp kalmıştım çaresiz ve yılgın. Sanki şimdi bu yolda ben gitmiyordum da, yol tüm benliğimin üzerinden geçiyordu. Yükümün altında kalıyordum, dizlerim karnıma batıyordu. Daha dün geçmişi yaşarken nasıl oldu da bugün gelecek oldu anlayamıyordum. Her şey bu kadar hızlıyken nasıl bu kadar ağır ve acılı olabildi bir anda? Düşündüm, bir yolu olmalıydı. Elimi kalbime bastırıp kanı durdurmanın bir yolu.. Organlarım yer değiştirmişti sanki. Gözümü kapattığımda kalbim gözümde atıyordu. El ve ayaklarımı yitirmiştim, yerine çirkin uzantılar gelip yerleşmişlerdi. Saçlarım gibi uzanan bu süprüntüler de neydi?
Çoğu insanın acıklı aşk öykülerine çıkıyordu yolum. Bir adam bir kadını sever, bir kadın bir adamı sevdiğini zanneder. Kadın adama inanmaz, adam kadını yeterince umursamaz… Ve bir gün bütün öyküler aynı noktada birleşir, herkes aşk adına muzdariptir.
Üç yıl önceydi. Aniden çıkıvermişti ortaya. Tesadüflere inanmazdım, hala da bunca acının bir tesadüf eseri olduğuna inanmıyorum. Sıcacık gülüşüyle sarmıştı beni. Sesi ruhumu ısıtmıştı. Bütün kötülüklere iyi geliyordu onla konuşmak, ilk kez kendimi alıkoyamıyordum. Doğru ya da yanlış olması mühim değildi, o “ben”di. Birgün kırmızı ayakkabılarıyla karşıdan gelip beni kucaklıyordu, diğer bir gün başımı omzuna yatırıp saçımdan öpüyordu, bir gün beraber uyurken ağladığını hatırlıyorum, bir gün yemek yerken üzerine döktüğünü.. Farkında olmadan ne çok gün biriktirmiştik, ne çok an yuvarlamıştık.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta