Yıllar bin dokuz yüz seksenli
Beşikdağı sırtlarında
Kurduğumuz düşler uzanırdı
Kara liman üstüne
Islanırdı martıların kanatlarında
En kadim dostluklarımız
Ne kaygı taşırdık, ne bir tasa
Ufkumuza sığan düşlerden yana
Ekmek gibi paylaştığımız acıyı
Ve sevinci ve kaderi
Yüreklerimize eylerdik asa
Beraberce düş kurduğumuz
Kadim dostun Âdem’di adı
Soyu asildi tanıdığımca
Ufak tefekti boyu
Dağ yumrusunca sertti
Zulme ve zâlime
Ama nerde bir güzellik görse
Kadife yumuşaklığındaydı huyu
Adam gibi adamdı Âdem
Mangal gibi yürekliydi
Yol taşırdı ötelere
Yol yordam bilirdi her dem
Içtiği demli çaydı şekersiz
Gül sofrasıydı muhabbet çağı
Kısa sözün encâmı
Adam gibi adamdı Âdem
O Karadeniz
Ben Maraş türküsü söylerdim
O’nun kıpır kıpırdı kanı
“Leyli Çoban” türküsü dilimdeyken
Titrerdi yüreği
Olurdu çalkanı çalkanı
Dilinden düşmezdi anonim
“Telgrafın tellerini arşınlamalı
Yâr üstüne yâr seveni kurşunlamalı”
On yıl oldu görmeyeli
Hâlâ o türküyü söyler mi bilmem
Bense yâr üstüne yar sevdim
Al martini çık karşıma Âdem
Getir kurşunları
Dokuz yerden vur beni
Kayıt Tarihi : 6.7.2008 10:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)