Adam şapkasına rastladı sokakta
Kimbilir kimin şapkası
Adam ne yapıp yapıp hatırladı
Bir kadın hatırladı sonuna kadar beyaz
Bir kadın açtı pencereyi sonuna kadar
Bir kadın kimbilir kimin karısı
Adam ne yapıp yapıp hatırladı.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bence Cemal Süreyya ,bir sarhoşun ruh halini şiirde yansıtmaya çalışmış ama bence bu şiiri ayıldıktan sonra yazsaydı herhalde daha güzel yazardı diyorum.
Sokakta şiir ölüleri ve kanatlarında zehirli imgelerle şiircik kuşları..üstelik yağmur da yağmakta; yıldızlar ve kurşunlar da..
Adamın biri şiir yazmış; kanıyor her çukurda.
Bazı arkadaşlar çok lezzetli bulmuşlar,birkaç defa okumuşlar şiiri...Doğrusu ben de birkaç defa okudum.Ama bişi anladımsa namerdim.Ben de mi annarmış gibi davranmalıyım,yoksa doğrusunu mu söylemeliyim,kararsızım.Ne annadım bak yazı-yorum:Adam sapkasını bile tanıyamıyacak kadar sarhoş...Bir yandan da kaldırımlara yağmur yağıyor...Gökteki yıldızların şavkı,ıslak kaldırımlara vuruyor...Sahi yağmur yağarken yıldız gören var mı?Bu adam resmen hayal görüyor sarhoş ya...O sırada kilim silkmek için camı açan bir kadın da hasbel kader senaryonun içinde...Yahu bu şiirleri günün şiiri diye kim koyuyor buraya kaaardeşim!
Bir Sar-Hoş...ancak yıldızları yerde arayabilir..!
yarım bir şiir gibi.. ifade gücü var ama.. sonuç...adamın bir kadında kendi şapkasına rastlıyor yağmurlar yağmakta yıldızlar aksetmekte yere.. ve adam yürümekte.. uyandırdığı imaj ve duygular ne.. tezatlar tezatlar.. ya ben anlamıyorum ya şair anlatamıyor.. ölmeseydi yüreğine sağlık der geçerdim..
Villasının terasında oturup,mehtaplı manzaralar karşısında savaşı hiç görmeden,yaşamadan şavaş şiirleri yazanlar da var ; Şavaşın göbeğinde,ölüm çukurlarının içinde,kurşun yağmurları altında,savaş şiirlerini kaleme alanlarda var...Zannedersem bu Şairimiz,bunu o çukrların birindeyken yazmış..Saygılarımla
Bu şiire,kötü diyen ;
Adam olmaz,ebediyen...(!)
Veciz,leziz,kerâmetli ;(!)
Bir âlim,bunu söyleyen...(!)
Yağmur sonrası bir gece...
Şâir;zom olmuş, içince...
Yıldızlar yerde parlıyor ;
Görüyor,sudan geçince...
Pek çok kerâmet taslıyor...
Belki,yeri paspaslıyor...
Bir an,şapkanın altında ;
Kendi cismine, rastlıyor...
Yollar uzun,yollar ince...
Bir dönemeçten dönünce;
Açık pencerede,kadın,
Görüp de,hayâle dalınca;
İlham almış olan sarhoş,
Şiir döktürüyor,pek hoş...(!)
Sakın ha,tenkit etmeyin; (!)
Demeyin,ruhsuz,içi boş...(!)
Sevin,alkışlayın onu...
Aforizma,başı,sonu...(!)
Anlamayanlar,utansın ;(!)
Hissizdirler,enikonu...(!)
Sultanahmet tramvay durağında
ayak izlerine rastladığımda O'nun,
benzeri bir burukluğun
çığlıklarını duydum içimde
o 'Adam'la işte...
ben çok kalın kafalıyım.Nedense yine bir şey anlamadım.
Yağmur damlacıkları...
Gözyaşı! ...YILDIZLAR.
Sade,akıcı,düşündürücü ve hisli! ...
Kalıcılık? Okuduktan sonra kalakalmalıydım.
Bu şiir ile ilgili 37 tane yorum bulunmakta