ADALET ŞİİRLERİ

ADALET ŞİİRLERİ

Ahmet Bektaş

Adalet Mi, Duygusallık Mı?

Evrende duygusallık yok ancak adalet vardır!

İnsanı, “İnsan” yapan duygularıdır, “Adalet” olmadan da duyguların işlemesi mümkün olmuyor! Yani “Adalet” ilk planda gerekiyor, duygu dahi adil ortamda filizleniyor! O halde, insanlık için öncelik “Adalet”, duygular kişilere özel gelişir! Adalet ise evrensel bir kapsam!

Belki de insanlığın en büyük sorunu, duygusallık ve adalet dengesini sağlayamaması!
..

Devamını Oku
Mustafa Şahin 2

GECİKEN ADALET, ADALET MİDİR?

Dört yıl dokuz ay özgürlükten yoksun,
Geciken adalet, adalet midir?
Nitelikte değil, sayıda çoksun;
Geciken adalet, adalet midir?

..

Devamını Oku
Bayram Kaya

İşte yukarıdaki: “Demokrasi adaletin temelidir” tanımındaki bilincimizi ters yüz edip, kapatan anlamalarımız, bizdeki oluşan çözümsüzlüklere ve giderek çözümsüzlüklerin bezginlik veren dirençlerine kapılmamıza neden olur. Böylesi kapılmalarımız, bu türden yanılgıları ve bu türden ayrışmanın çatışmalarını ve bezginliklerini ortaya koyar. “Ah bir Atatürk gibi adam gelse” denir. Yani hem Atatürk’ü demokratik bulmazlar! Hem de beklenilen Atatürk gibilerinden! De demokratik olmayan uygulamalarıyla, durumun adaletçi çözümü beklenir!

Yani sizin demokrasi gibi görmediğiniz çözümler, sırasında adaleti sağlayabilen araçlardır. Söz gelimi demokrasilerde seçilmişlik tabusu yaratırlar. Seçme seçilme demokrasi ise de her seçme seçilme demokrasiyi ve adaleti sağlayamaz. Oysa demokrasilerde üstünleşme taslağı yoktur. Toplumsal egemenlik üç ayrı erkin ilişkin uygulamaları ile gerçeklenir. Ve yargı erki seçilmemiş olması ile demokrasiyi sağlardır.

Eğer yargı işleyişine değin demokrasiniz, yürütmenin veya halkın seçimi ile gerçekleşir olsa idi; bu haliyle demokrasinin gerçekleşeceği çok çok kuşkuludur. Benzer deyişle, sizin demokrasi diye ayılıp bayıldığınız kimi araç enstrümanlar, adaletsizliği doğurmaktadır. Ki insanlar böyle zamanların uzun süren bezginlikleriyle umudu bekler olurlar da; “Yetiş ya Muhammed, bozuldu düzen” derler!

Yine basit bir örnekle bu konuyu burada bitireyim. “Demokrasilerde çare tükenmez” denilişi yanlıştır. Çünkü demokrasiler, her çarenin, her adımın ve her gelişmenin, kendilerine özgün hareket dayanağı bulabildiği bir deviniş alanı değildirler. Tabii bunlardan da, demokrasinin iyi bir rejim olamayacağı, demokrasinin tümden bir yanlışlık olduğu gibi anlaşılması da akla gelmemelidir.
..

Devamını Oku
Vedat Sadioğlu

Adalet…
Onurlu yaşamak
Başkasına zarar vermemek
Adalet, herkese hakkını vermek

Adalet…
Mülkün temeli
..

Devamını Oku
Seyfet Bozçalı

Doğruluk,eşitliktir adil yoldur adalet.
Hak yoluna uygunluk,Hak yoludur adalet.
Takvaya,itikata tercümandır adalet.
Resülüllah sünneti yaşamaktır adalet....
..

Devamını Oku
Abdullah Yaşar Erdoğan

ADALET

Adalet! ...
Bir şeyi yerli yerine koymaya denir,
Aşırı hallerden kaçınmak demektir,
Denge noktasında olmak ifadesidir,
Bütün haklarda emin olmaktır ADALET...
..

Devamını Oku
İsa Yıldıran

Batılı'nın gözünde,
Kör bir kızsın Adalet,
Terazinle yanlış tarttın
Görmüyorsun Adalet.

Zengin kucağında
Oynaşan dişisin Adalet.
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

İnançların Oynadığı Rol

Öznel olanın farkı nedir? Öznel, nesnel olanın hakiki bilgisinden yansıyan bir beyin analiz ve sentez süreçleri olmakla işe başlar. Sonra da yeniden ve yeniden yansıyan ayna görüntüsü süreci olmakla, hakikiliğe dek taşıdığı unsurları, giderek azalır. Böylesi zaman boyut zemin devinmesi içinde, daha hızlı bir oluşmalı belirmedirler. Çoğunlukla eylemsel alanda gerçekleşerek, ancak görece doğru pekin bilgi olurlar.

Bu nedenle inançlar hakiki bilgiyi, hızla ayna yansıması oluşma sürecine sokarlar. Bir yanda insanın kendisine, toplumuna, sosyal yapısına, yabancılaşan fantezilere dönerken; diğer yandan yeni bilgilerin buluşların doğmasının da öncülü olurlar. İnsanı insanlaştıran özel ve nesnel olanın(deneye ve deney verilerine uyuşan sentezler, yine deneylerle verilenir olan bir) yanı vardır. İnançlar tarihin bunca süreçli gelişmeler içinde olumlu olmuş yanarına rağmen, inançlar; sübjektif kullanılmaların da bitmez tükenmez bir kaynağı olmuşlardır.

İnançlar diğer pek çok düşünme, kuramlaştırma, eylemde bulunma gibi insanın özne (bilen, ilişkin etkin varlık) yanını dile getirir. Yani özneden ayrı bir bulunuş olan nesnelliği dile getirmez. Ancak öznece, nesnelin anlamlanan ve çarpıtılan yanı olmasıyla da nesnelle ilişkindirler. Nesnelin bir niteliği olmayıp öznenin hüneridirler. Özne nesne bağıntısı içinde özne dıştaki diğer özne ve nesneye göre kendisini diğerlerinden ayıran ve giderekten de diğerlerini diğerlerinden ayıran, bağıntılıca olay ve olgu kılan bilen etken varlıktır.
..

Devamını Oku
Nihat Malkoç

Bugün bana lâzımsa, yarın sana lâzımdır
Fikrimin gülistanı, kırık gönül sazımdır
Dostun sıcak nazarı, çorbamda ak tuzumdur

Su gibi, ekmek gibi ihtiyaçtır adalet…
Kalpte vicdanın sesi, başta taçtır adalet…

..

Devamını Oku
Nihat Malkoç

Bugün bana lâzımsa, yarın sana lâzımdır
Fikrimin gülistanı, kırık gönül sazımdır
Dostun sıcak nazarı, çorbamda ak tuzumdur

Su gibi, ekmek gibi ihtiyaçtır adalet…
Kalpte vicdanın sesi, başta taçtır adalet…

..

Devamını Oku
Halil Çolak

Halime bakıp sefil olduğumu sanma,
Adalet diyince can,elim,dilim dolanır.
Susan insan değilim,dilbazım amma,
Hak adalet diyince elim, dilim dolanır.

Biricik servetim doğruluktur amma,
Haktan ayrılma adalet duygun varsa,
..

Devamını Oku
Mustafa Duyar

Hak kukuk adalet mazi de kaldı,
Haklı olan insan hakkından oldu.
Eşitlik isteyen geri de kaldı,
-Haklının hakkını ver be Adalet.
-Mazluma kanadın ger be Adalet.


..

Devamını Oku
Saffet Çakır

Adalet, adalet, ah adalet; çölde su!
Kıldan ince, kılıçtan keskin doğrusu.
Güneşi çekip getirse gariplerin ocağına
Otursa sıcaklığıyla bir annenin kucağına.

Adalet; Kâinat’ın rengi, ayarı, düzeni
Babamın oğlu, kızı; annemin kuzeni.
..

Devamını Oku
Şevki Kayaturan

Adalet olmalı mülkün temeli
Hak, hukukla tecellisin etmeli
Suç işleyen cezasını çekmeli
…..Âdil bir yargının, önünde eğil.
…..Geç gelen adalet, adalet değil.

Yürümesi için dünya çarkının
..

Devamını Oku
İmam Sürensoy

sivas olaylarının zaman aşımına uğramasından dolayı son derece üzgünüz.
ankara 11 ağır ceza mahkemesinin almış olduğu kararla yürekler bir kere daha yanmaya başladı. ve biz bu davanın zaman aşımına uğramasına kızıyoruz. ne bekliyorduk peki ankara. 11 ağır ceza mahkemesinin bu dava insanlık şuçudur zaman aşımına uğramaz diye karar almasınımı bekliyorduk.
11 ağır ceza mahkemesinin bu sivas davasının bir insanlık suçudur yanlız bizim hukukta değil uluslar arası hukuktatada bir insanlık suçudur diye karar almasınımı bekliyorduk. bizler na kadar saf insanlarız.
ırkçı gerici irticaci şöven ve faşist bir devletten biz hukuk bekliyoruz biz adalet bekliyoruz.bu kadar saflıkta olmaz yana. yanmalarına bilerek göz yuman ve bilinçli bir şekilde katliam yapan bir davlattten biz adalet bekliyoruz. hangi adalet hangi hukuk. devleti kendi hukuk normlarına göre dizayn eden yargıçlsrı kendi hukukuna göre yönlendiren bir sistemden biz kalkıp adalet bekliyoruz. din adına tekbir getirerek insan yakan bir zihniyetten biz adalet bekliyoruz.
Katliama katılanların çoğu dişarda elini sallayarak dışardan dolaşıyorlarmış. eemmiyette ehliyet almışlar. evlenmişler çocuklarını nufusuna geçirmişler. iş kurmuşlar. yurt dışına bile gidip gelmişler.ve devlet tarafından birer üstün vatan daş muamelesini görmüşler. bizlerde hala bu devletten adalet bekliyoruz.
türkiyede bu güne kadar çeşitli katliamlar yapıldı. hangisinin gerçek failleri gerçek katilleri yakalandıki. sivas olaylarının gerçek katilleride yakalansın adalat yerini bulsun. ve sivas olaylarınını bir insanlık suçu olarak zaman aşımına uğramasın. faşistelerin gericileri hukuku kendilerine görede çünkü evrensel bir hukuk değildir. evrensel hukuk normları olmayan bir devletin hakim ve egemen güçlerin hukuku kendi kural ve normlarına göre. kendi dünya görüşlerine ve kendi ideolojik düşüncelerine göre karar verirler.ve bu karar vijdanları kanatmış. bu karar adaletin yüz karasıymış onların umurundan 0lmaz. zaten vijdanları olsaydı. bu katliamları yapmazlardı.
Sivasta aydınları sanatçıları daha doğrusu insanları yakan zihniyet ve o misyonun devamı bugun iktidardalar. katillerin avukatlarının çoğu bugün akp den milletvekilidirler bakandırlar. ve hapside devletin en kritik yerlerinden görevdeler. ve biz böyle biz zamanda böyle bir hukuk sisteminden adalet bekliyoruz. Ve başbakanımız grup konuşmasından bu karar milletimize ve devletimize hayırlı olmasını dileyerek memnuniyetin gizleme gereğini bile his etmemiştir.
..

Devamını Oku
İsmet Kanat

Darul adalet var mı ola,
Sensen adalet kar ne ola,
Sağım solum mülkle dola,
Yetim öksüz yoktur adalet..

Ğün ışımaz yoktur keyfim,
Yüz ışısa boldur keyfim,
..

Devamını Oku
İlhami Atmaca

Adalet, adalet kalp, adalet ve müsahama
Karanlık yerinden kalktı aya doğru
Merhamet kalp, çarığım yırtıldı
Doru at çatladı kaldı, çatlamadı boyunduruğu

Sınırsız sızlanlar son bulsun artık buz yüzlü
Sussun ağlamaya duran bebek
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Tabii ki zaman içinde, gelişen insan zekâsı, yeni durumun ilişkin süreçlerini de yavaş yavaş kavrar olup, sistemleştirir olacaktır. İnsan zekâsı işi, çeşitli noktalardaki girişmelerin sosyal ve toplumsal, determinizmleri ve zorunlu algılatmaları ile durumun soyutluğunu, ortaya koymuşturlar. Böylelikle sosyal birliğin gücü yerine, yepyeni halk zekâ gücüyle (sosyal zekâ güçle) toplumsal zekâ gücünü ortaya koydu.

Sosyal güç dikensiz gül bahçesidir. Karşıt söylemleri olmayan, bir etnikçi tekillik içinde olmanın anlama ve anlatım, söyleyiş, işleyiş düzey ve düzlemidir. Halk ise toplumların ittifakları yolu ile ortaya çıkmıştır. Çeşitli etnik grup birliklerin karışım birlikleri ya da yan yananlıklarıdır. Zıtlıkların çatışması ve yeni fikirlerin oluşturması müsamaha geliştirmesi, halkın oluşmasıyla vardır. Yani halk içinde artık gülün dikeni vardır.

Her bir zekâ işleyişi kendi alanında, bu kavramları önce çok basit ilgilemelerle sosyalleştirmiştir (imanlaştırmıştır) . Başlarda Sosyal olan da, toplumsal olanmış gibi algılanmıştır. Bu mana da bakınca sosyal yapı ve halk; toplumun psikolojik yanıdır. Ve psikolojik tedbirlerle çok ilgilidirler.

Temel gereksinimlerin insanlar arasındaki sağlanış yükümlüleşmeleri, toplumsal olgularla kendisini iyice dayatmıştır. Üretim mallarındaki sağlanışların kendi içindeki üretimsel olan bir dizi iş paylaşımı organizesi gibi yardımlaşma ilişkileri vardır. Bir de farklı gruplarca üretilmiş olan, farklı üretim nesnelerinin birbiri ile değiştirilmesi (takas) ilişkisi vardır. Bunlar üretim ilişkileri içindeki kesikli, sürekli ilişkin süreçlerdir
..

Devamını Oku
Türkan Yılmaz

ADALETİN YOLU


Atam seni ararız yerde gökde
=== Bir gün görülecek adalet yolu
=== Adalet yanında alın soluğu
Bu günü borçluyuz cumhuriyete
..

Devamını Oku
Ünal Beşkese

Adalet ve Hukuk... Bu iki kavramın, birbirini çağrıştıracak kadar yakınlığı var zihinlerimizde. Gerek aldığımız eğitimin, gerekse çevremizin belleğimize yerleştirdiği kural, adaletin, ancak ve mutlaka hukuk yoluyla sağlanabileceği... Oysa, yaşamın içindeki, özellikle de toplumumuzdaki gerçek böyle midir?
Öncelikle şunu hatırlamalıyız ki, hukuk bir müsbet ilim değildir. Yani, iki kere iki, hukukta her zaman dört etmeyebilir. Hukuk dili, çok kez yoruma açıktır.
Aynı olayı inceleyen iki savcının, bakış açıları farklı olabilir ve buna göre oluşan değişik görüşleri, birbirinden çok farklı iki iddianame oluşturabilir.
Savunma vekillerinin konuya hakimiyeti, hukuk bilgileri ve avukatlıktaki deneyimleri, maharetleri de, iddiaları tamamen farklı yönlere sevk edebilir.
Bütün bunların üzerine, bir de, davaya bakan yargıçların konuyu değişik değerlendirmeleri, idda makamının sunduğu delileri yargıçlardan biri yeterli görürken, diğerinin yetersiz bulması mümkündür. İşte bütün bu değişik yaklaşımlar sonucu, aynı şartlarda gerçekleşen bir olay sonunda, birbirinden çok farklı hükümlere varılabilir. Yani, hukuk yolu, her zaman gerçeğe, adil sonuca götürmeyebilir bizi.
Bütün bunlardan daha acısı da, bazen, en üst düzeydeki kanun adamlarının, cüppelerini giyerken, şereflerini dışarıda unutmalarıdır. 1960 yılında, Türkiyede, adalet adına adaleti öldüren o iğrenç yargı olayı bunun en bariz örneğidir. Yüksek Adalet Divanı adı altında oynanan o rezil oyunun baş aktörlerinden, Hacivat sesli savcı, idamını talep ettiği iddianamesinde, Başbakanı, örtülü ödenekten 2,5 liraya ayakkabısına pençe yaptırmakla suçlamış, diğer baş aktör, Karagöz sesli Başkan da, suçsuzluğunu iddia eden bir sanığa, sizi buraya tıkan güç böyle istiyor diyecek kadar alçala- bilmişti.
İdamından bir gece önce, yalvarmalarına aldırmayıp Başbakana zorla prostat muayenesi yapan gözü dönmüş Cumhuriyet dönemi Yeniçerilerine
..

Devamını Oku