Evet, adalet kaybedilen kolektif yapının kaybında doğup; kolektif yapıya göre oluşup kolektif değerlere yaklaşan kıyas davranışlarını ortaya koyan düzenlemelerden doğmuştu. Ama hiç bir zaman kolektif yapıların temeli olmamıştı.
Kısaca sonuçta durum şöyle olacaktır. Kişide ki 6 parçalı sıkışmış kritik değeri anlatan; içe göre dışta yönelimli olan bir günlük eylem etkinliği 6 parça etkinliğin kaosu olmaktan çıkacaktı. Süreç kısmen tek düze eylemle sakinleşen bir düzgün işleyişti. Neyi, ne zaman, nasıl, neden, yapacağının bilinci ve sorumluluğu olan özgecil bir etki altına girmişti.
Kişi tutumlu süreç, kişinin kendisinden ötürü, kendisi dışındaki ile de sorumluluğu yüküm eden bir işleyişe dönüşecekti.
Her bir parça işlev alanın karşılanma etkinliği, kendi olan uyaran alan etkisini korumak kaydıyla kısmen bastırılan; kolektif üzerinde dolaşan gecikmeli sağlamaya dönüşmüştü. Birçok olan yönelim kaygılı içsel tepi, bir tek duygu işlevin dıştaki yönelim tutumuna dönüşecekti.
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,