Adalet Mülkün Temeli Midir? 3 Şiiri - Yo ...

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Adalet köleci süreç ile birlikte geleceğe doğru anlam edilecekti. Adaletin bu durumla bilinmiş olmasını göz önüne alıp ta geriye doğru baktığımızda; şunu anlarız. Köleci sisteme kadar geçmiş olan kolektif yapılarda adalet; belirsizle belirli bir durum akışı olmakla, kolektif yapıların temeli değildir.

Adalet köleci yapıların belirlisi, kolektif yapıların belirsiz durumu olmakla; adalet köleci yapıların temeliydi. Bu bağlamla adalet köleci yapı içinde sizi tek yanlı vaatlerle mülk sahiplerine yükümlü yordu. Köleci yapıların fakirleri yoktu. Olanaklar hepsi için, hepsinindi. Zenginlik te bilinmiyordu.

İlk sosyo toplumsal yapıların betonarme gereçleri olmadan, yani günümüzdeki inşaatlar gibi geçmiş kolektif yapılar inşa içinde çelik konstrüksiyon kullanmamış olmakla; geçmişin inşalarına nasıl inşa değildir diyemiyorsak: ilk kolektif yapıların günümüzdeki adalet gibi bir adalet anlayışlarının olmaması da onları adaletsiz kılmazdı. Aksine kamucu boşluk devinmesi içinde adalet gibi karşıtını verecek bir adaletsizle durum belirmediği için adalet gibi gelişebilecek bir eylem de ortaya konamıyordu.

İşte günümüzün sorgulanmaları olan bu süreç gerekler, geçmişin masumiyetiydiler

Tamamını Oku
  • Ahmet Kırmızı
    Ahmet Kırmızı 10.06.2020 - 17:20

    bir sürü anlamsız şey yazmışsınız yine ve galiba buradaki tek işşiz de benim .

    evet erinmedim satır satır okudum aynı yazım stili Türkçe ile hasım gibisiniz. kendinize özel bir dil geliştirme çabanızı saygı ile değil
    tahammülle karşılıyorum.

    konunun teorik ve pratik kısmını geçiyorum çünkü yine kimse anlamasın diye azami çaba sarfetmişsiniz.
    sadece belirli bir kesim tarafından çokça suistimal edilen "kul" kavramına değinmek istiyorum.

    yazınızda bir bektaşi fıkrasına atıfta bulunmuşsunuz; Hatta bu çağda bir derviş saraya giren besili iyi giyimli padişahın adamlarını görünce kendi
    El 'ine seslenir. "Allah'ım bir senin kuluna bak. Bir de padişahın kuluna bak der. burada "EL" sizin eklemeniz neden böyle bir şey icad etme
    ihtiyacı hissettiniz anlamadım sadece biraz daha entellektüel görünmek içinse baştan söyleyeyim hiç öyle olmuyor aksine itici duruyor.

    neyse mevzumuza dönelim "kul" kelimesi dediğim gibi belirli bir zümre tarafından kendi boylarını da aşacak şekilde taciz ve tecavüze uğramış,
    cumhuriyetle birlikte bu kesim tarafından önüne gelenin istismarına uğramıştır..

    cahilliklerini perdelemeye ihtiyaç bile duymadan her fırsatta özgür bireyi kul kelimesinin karşısına bir dayatma olarak kullanmışlardır.

    Dîvânü lugati’t-Türk Kaşgarlı Mahmutun eseridir ve bildiğiniz (öyle varsayıyorum) üzere sözlüktür.
    Türkçenin yazılı metin olarak derli toplu yazılan ilk sözlüğü. yazandan emek sarfedenden bu nesle ulaştıranlardan Allah razı olsun.
    Kaşgarlı bu sözlükte 1 cilt 282 de "kul" kelimesine Osmanlıdaki kullanımına uygun olarak “tâbi, hizmetkâr, sadık” anlamları verilmiştir
    Prof. Dr. Halil İnalcık Türk Tarih Kurumu tarafından basılan Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar 1 adlı eserinde 198 sahifesinde
    Genellikle askerî hizmette bulunanlara verilen bu kavram, bazen vezir tebaası için de kullanılmıştır demiştir

    örnek vermek gerekirse ;

    KAPI KULU;
    padişahın komutası altında bulunan, Osmanlı devletinin daimi ordusunu teşkil eden yaya ve atlı askerlerin bütününe verilen addır.
    EMİR KULU;
    Aldığı emri yapmağa mecbur olan, verilen emri yerine getirmekle görevli kimse.
    KUL KETHÜDÂSI;
    Yeniçeri Ocağı’nın yüksek rütbeli zâbitlerine verilen rütbe

    KUL KARDEŞİ;
    Taşra kalelerinde ve uç boylarında en az üç yıl görev yapmak üzere yeniçeri ocağına geçici olarak alınan asker.
    KULOĞLU
    Osmanlı Devleti’nde başta yeniçeriler olmak üzere kapıkulu ocakları mensuplarının asker olarak görev yapan oğulları.

    YERLİ KULU
    Osmanlılar’da eyalet askeri olarak hizmet veren askerî zümreler için kullanılan tabir.

    KUL AKÇESİ;
    “kul akçesi” Buradaki "kul" terimi, bunların devletin hizmetine girmeleri ve padişaha bağlı hassa askeri birimlerin aldığı maaş ile ilgilidir.

    yani demem o ki güzel abicim bektaşinin "EL"ine ya da ayağına ya da başka herhangi bir organına söylediği şeylerle osmanlıda kullanılan
    "kul"un hiç bir bağlantısı,bağıntısı soy sop ilişkisi yokturdur.

    aydın geçinirken kendi tarihine kör bakmak böyle bir şey olsa gerek.

    ve siz daha bu basit kavramı anlamsal olarak içselleştirememişken kalkmış adalet konferansı veriyorsunuz ve hala "mülk"ün net bir tanımı yok.


    sizin eğittiklerinizi düşünüyorum da üzülmemek mümkün değil.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta