Bir araya gelerek bir topluluk oluşturmuş insanların kendi aralarındaki işlerin ve ilişkilerin belli bir düzen ve intizam içinde yürütülmesini sağlayabilmek için bir takım kuralların belirlenmesi kargaşayı önlemesi bakımından elzemdir. Aksi takdirde işler istenildiği gibi yürümez ve bundan da o toplum zarar görür.
Yalnız bir şey var ki koyulan kuralların uygulanması sırasında uygulayıcı otoritenin adil olmak gibi bir mecburiyeti vardır. “Adalet mülkün temelidir” diye boşuna söylenmemiştir.
Adalet öyle bir mevhumdur ki o yoksa zulüm ve haksızlık var demektir. Bunun için adaleti uygulayanın bu kavramı benimsemesi ve idrakine varması işin olmazsa olmazıdır.
Kural koyulur, koyulmalıdır ama bu kural ne kadar mükemmel olursa olsun uygulayıcı insandır. İnsan kusurluysa kuralların mükemmel olması çok da bir şey ifade etmeyebilir.
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,