Adak I Şiiri - İbrahim Çelikli

İbrahim Çelikli
1151

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Adak I

I
ne tekkelere çapıt bağlanmış,
ne dilekler dilenmiş
ne adaklar adanmış doğumuma
ne de anamın bana gebeliğinden
babamın haberi varmış
kendiliğimden gelmişim
yalan dünyaya
ne başında bekleyeni olmuş anamın
ne şerbet, ne pelte getirilmiş
lohusalığında
ne hediyelere gark olmuşum,
ne anam ne babam kutlanmış
doğduğum için
onyedinci gününde
dünyaya geldiğimin
dedemin amcasının adını almışım
belli ki mübarek adammış
ne el bebek-gül bebek muamelesi
görmüşüm
ne cicilere-bicilere
bürünmüşüm
ne de kucaklara alınıp
fotoğrafım çekilmiş,
düğünlerde bayramlarda,
“-adı üsdünde güz bülücü
Allah’ın emaneti emme,
fazla yaşamaz” denilmiş
iş bilen ebelerce
dağ başında,
yağmurdan yağmura
su gören çalılar gibi büyümüşüm
büyümüş gitmişim

anamın südü inmemiş de
halime içleri el vermemiş
birilerinin,
kimileri süt getirmiş
kimi bebekli diğer analar
emzirivermiş
rastgeldikçe
dağda-bayırda, olmadık yerlerde
akranlarım “sütkardeşim ”
anam ırgat, babam amele
hemen hergün ekin otuna,
afyon çapasına
evde kimse ilgilenmezmiş de
heybe gözünde taşınmışım
baharda, yazda
tarlaya, harmana
şekersiz, ezilmiş haşhaşla somruk ağzımda
güneşin gözünde kalmışım
ağlamaktan bitap düşmüşüm
boğazım bıçılmış
gıdığım yara
ırgata eynelden çıkmak yasakmış
kimse gelip yüzüme,
ellerime üşüşen sinekleri
kovamamış
mecalim de yetmezmiş,
başedemezmişim
çile çekmişim

ne adıma düğünler yapılmış
ne koluma al-yeşil poçular
bağlanmış
ne balon, ne top, ne düdük
ne de ağabeymin kıltopundan başka
oyuncak gördük
çocuklarıma hepsinden, her şeyden
isdemediklerinden bile alacağıma
yemin etmişim
ne Hecaza giden dayılarımca
teyzeoğullarımınki gibi
oyuncaklar hediyeler alınmış
öğey evlat anam gibi,
hor görülmüşüm belli
öğey kalmışım
ne üstüme bayramlıklar alınmış
ne alınanlar üstüme oturmuş
ancak; büyüklerime yenileri alındığında
gayış, pontur, çorap, papba
yıllar sonra da bez bir çanta
sahibi olmuşum
okula gidişimin üçüncü yılında
sıradanlanmışım,

ne okul kitaplarım,
ellerininkine benzemiş
ne yeni kaplıklar geçirilmiş,
ne etiketlenmiş
babam; belki okul çağı gelen
çocuğundan habersiz
belki çaresiz
altı fotoğraf, yüz kuruşluk posta pulu
iki mektup zarfı,
bir de on lira
orta mektebe yazılmaya gitmişim velisiz
kimime ne mektubu yazacaklardı acaba
belki postaneyi kalkındırmanın yolu
belki başka uydurmaca
elimden itiraz gelmemiş,
itiraz hiçbir şeyi değiştirmezmiş,
dünyam!
en ücradaki; yabancı dili almanca
-garibanlar sınıfı-yla
güneş görmez
tabansız bir odaya hapsedilmiş
ötem-berim, kap-kacağım,
yatağım..
yüksel marka gazocağım
dığanda aş pişirmişim,
kapağı tabağım
doğru-dürüst harçlığım olmamış
bütün paramı kızılay koluna vermişim
idare etmişim

ne babası Almanyadaki diğer çocuklar gibi
aydan-aya da olsa mektubum gelmiş,
ne de mektup içinde harçlıklar gönderilmiş
kışlık odunumu, daha yazdan
çalıdan yelemişim
gücüm yetmeye-yetmeye
ne haftadan haftaya da olsa
büyüklerim gelip,
evime çeki-düzen vermiş
soba yakıp, yemek yapıp,
çamaşır yıkayıp
“-hoca!
eti senin kemiği benim” denilmiş
okuluma uğranılıp
çamaşırlarımı yıkamışım
soğuk suda çitilemişim
döşek altında ütülemişim
odamı süpümüş
aşımı pişirmişim
soba yakmaya üşenmiş
yorganımı başıma çekmişim
yapayalnız,
bir başıma,
kendimle ben ilgilenmişim

ne yaşıtım kızlarca kaale alınmışım
ne de dudak büküp “-büyü de gel” denilmiş
ne sevda yüklü mektuplar döşenmişim birine
ne de birisi,
birinden,
bana haber getirmiş
olgunluğumun altında
büyük aşk yaşadığıma hükmedilmiş
acılarında, ağlamak için,
omuzlarıma yaslanılmış
sarhoşluklarında
dert ortağı ilan edilmişim
o kadar,
bir de;
“iyi dost” “delikanlı” olduğum söylenmiş
akranlarım arasında
kara günlerinde;
herkesin yardımına koşmuşum
üzerime vazife olandan fazlasını
elimden geleni yapıyormuşum
dar günümde
herkes adresinden ayrılmış görünür
oysa!
kimsenin kapısını çalmamışım,
çok şükür
yabani otlar gibi direnmişim
hayatta kalma uğruna
dere kenarına tutunup, kuru,
ham topraktan ileriye,
dereye
kök salarak içmişim suyu
ölmemişim,
açlıktan ölen görmemişim,
mücadele etmişim

geçinip gitmişim kıt-kanaat yıllarca
ne çalmış, ne çarpmışım
“karın tokluğuna ırgat” olmuşum ağalara
kimsenin malında-mülkünde gözüm olmamış
razı olmuşum kaşığımda çıkana
kimseye de hakk ettiğinden fazla
saygı duymamışım
yüksek karaktere,
ahlaka,
erdeme
çalışana,
üretene,
verene
elpençe divan durmuşum
nasipten öteye yolum gitmemiş
kısmetime razı gelmişim
olmayan işten hayır beklemişim
aç kalmışım
açıkta kalmışım
kaderime kahretmemişim
küsmemiş, kırılmamışım
gülüp geçmişim

İbrahim Çelikli
Kayıt Tarihi : 18.11.2006 15:01:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Adak I benim çocukluğum Adak II bizim gençliğimiz 12 Eylül (1980) öncesi ve sonrası kaybettiklerimiz kaybolanlar ve onlara inat faşizm-kominizm ve emperyalist güçler hala iş başında

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Alaaddin Uygun
    Alaaddin Uygun

    yüreğine sağlık dost kalem

    Cevap Yaz
  • Mahmut Nazik
    Mahmut Nazik

    BEN KÖY YERİNDE DOĞMUŞUM

    Her zaman derim şanslı olduğumu
    Ama işte
    Hep merak etmişimdir burcumu
    Taşla kesip
    Bir anız da atmış
    Göbeğime anam ilk düğümü
    Geçim hali
    Kimse hesabını tutmaz insanın
    Ne doğduğunu
    Bilir anan ne öldüğünü

    Sorsan tövbe bilmez
    Gerdeğe nerede
    Nasıl girdiğini
    İkinci yılında unutmuştur
    Ne zaman olmuş düğünü

    Ama
    Unutmaz hiç
    Çeyizine işlemiştir
    Sarı düğenin
    Kara boğaya
    Kısrağının azgın aygıra çekildiği günü

    Karın mı doyurur
    Bir dana fazlamı getirir
    Keçi ikiz oğlak mı doğurur
    Devlette hatırını mı saydırır
    Nesine gerek sosyetenin oğlak
    Sömürenin fırıldak burcu.

    Bakmayın
    Siz söylersiniz
    O dinler
    Eh,
    Ayıp olmasın işte
    Dinler ama
    Bu tür
    Geyikler ırak ona
    Dikkat edin gülecektir
    Size pabucu

    Zati hiç inmemiş ki
    Sırtından öküzü
    Sırtında taşır yıllarca
    İçine tonlarca
    Baskının biriktiği hurcu

    Hep yüreğinde kör bıçaktır
    Yapılanlara karşı hıncı
    Düşünmek yürek ister
    İndirmek
    Kimin harcı

    Nesine
    Akrepmiş
    Keçiymiş
    Kovaymış
    Helkeymiş sitilmiş
    Nesine gerek öküz burcu

    Bir tek şeyin hesabını bilir
    Anasına
    Atasına
    Ağasına
    Kocasına
    Ve sonracığına
    Allah’tan önce belletilmiştir
    Toprağına olan borcu

    Ama demesem
    Kadirlik olur
    Haksızlık olur hani
    Bir sevmeye görsün hani
    Gülün şahı
    Sevdanın padişahı
    Sevdanın lekimşahı
    Açar ki yüreklerinde
    Öylesine dağların kekiği
    Yarpuzu kokar burcu burcu

    İşte
    Hayatla kavganın
    Böyle bir sevdanın oğluyum
    Sevginin tohumuyum ben

    Kaçak güreşi hiç sevmem
    Kahpeliği
    Karanlıkta göz atmayı beceremem
    Beceremem satılmayı satmayı
    Yüreğin yetiyorsa
    Yiğitçe çık da yen


    Ben çoktan bozdum
    O namertlik denen orucu
    Sen derdine
    Sen kendine yan
    Ben çoktaan ödedim o borcu
    Benim alacağım var hayattan

    Mahmut nazik 15. 5.2009 Mersin

    Cevap Yaz
  • Nafi Çelik
    Nafi Çelik

    Sevgili üstadım, Bu şiire yorumsuz TAM PUAN diyorum ve listeme ekliyorum.
    Selam ve sevgilerimle....

    AK Çeşme Kurur

    Ekinler biçime geldi
    Temmuz rüzgarı esiyor hafiften
    Deve dikenleri çatladı bir bir
    Şarkılardaki kibir bereketinden
    Ben olmuş pıtıraklar ak teninde
    Ak tenin yayla güneşinden


    Bal döker sarıcalar petek petek
    Kelebekler rüzgarla boğuşur
    Çilesini helaller ardıç kuşu
    Su testileri gölgede terler
    Seni çağırır türküler
    Sevda ekilir yüreklere

    Bir baykuş kapar serçeyi
    Düşler bölünür
    Güneş çarpar hiç yoktan
    Yaylacık (*) üstüme üstüme yürür
    Ak Çeşme (*) zehir akıtır taş oluğundan
    İçesim gelir

    İçesim gelir kana kana
    Gözlerin doğar ay yerine
    Sarı saçların başaklara savrulur
    Çocuksu gülüşlerin yayılır
    Ahı tutar güzelliğinin
    AK Çeşme kurur


    * Yaylacık: Mersin'in Arslanköy Beldesi'nin kuzeyinde, şimdilerde Yamaç Paraşütü sporu da yapılan yüksek tepenin adı....
    * AK Çeşme: Yine Arslanköy Beldesi'nde Armut Alanı mevkiinde, buğday tarlalarının orta yerinde, taş oluklu, kemerli, malesef şimdi yok olan çeşmenin adı...

    Nafi Çelik

    Cevap Yaz
  • Pınar Atay
    Pınar Atay

    çok güzeldi.Şiir değil roman okudum bu sayfada.
    Benim de süt annem vardı ve süt kardeşlerim hala görüşürüz.Birde döşek ütüsü çocukken çok döşek ütüsü yaptık.Köyde yetişmedik ama dizelerinizdeki her şey aşina geldi bana.
    Kutlarım yazan yüreği
    Saygımla

    Cevap Yaz
  • Duygu Güngören
    Duygu Güngören

    bu şiire yorum yazılamaz bence...film gibi izledim..hisssedilir:)teşekkürler!

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (13)

İbrahim Çelikli