Her kelime bir işaret taşı
Yüreğini aç,gözünü ver,aklını tut
Dedi dede toruna ve
Başlayacak olana dokundu
Dokundu tel ırmağındaki söz sazına
Salına, salına vuran göz nazına
Varın yoğun ilk aşkına
Kaleme kan bulaştıran ilk yazına:
Bir ağaç dikilmişti toprağa evlat
Adem henüz inmeden
Yaprağında sema solunurdu ciritlik dallarından
Korku vermeyen ağaç hışırtılarındaydı rüzgar
Takılı kalan yapraklar kadar narin vuruşlarıyla
Meyvesi,ak meyvesi münacatla toplanırdı onun;
Şıralı üzüm,sulu armut,al kiraz,nane kadar kesin
Karanfil kadar kana doygun ceylan gibi kokan
Yaklaştıkça kaçan,kaçtıkça yaklaşan bir çeşni
Zümrüdüanka tepesinde Kaf’ın sırtında ejdersiz
Şey vardı sonra ondan eşyaya sıçradı
Göz gözü görmez oldu,tufana esir düştü
Hortumla ayardı
Bir vardı ve her şey ondan ona toplana dururken
O biri belledi gereğini de
Gözünü kısarken ayırtmak için yüreğini yokladı
Damarda kan,kanda yürek,yürekte can diyerek
Sancıdı:nimetti şükür gerek; şükürde fikir dedi
Açtı ak avucunu yönler yönü gök semaya
Elhamdülillahirabbilalemin dedi
Ebed sancısıyla düştü,sancısızlığı diledi
Kocakarı soğuğunda ateş diledi
Yandıkça su diledi,susadıkça soluk
Ve toprağı bildi,ateşi çekti,suya süründü
Çoklukla da soludu
Çokluğa kendinde baktı,yalnız yola durdu
Sancıdı; kürek kemiğinden,kendinden Havva’yı buldu
Ülfet istedi,ülfet buldu
-her eş kendimizden evlat,şirkimiz de
Toprakla suyun,havayla ateşin büyüttüğü bu ağaca
Sevda denildi
Ve mecnun leyla yoluna böyle sokuldu
Birdi iki oldular,iki nimet buldular
Bir hayat,bir hayat pişiren ocak
Ve başladı değmeye ademoğlu
Toprağa,suya,ateşe ve havaya
Ülfete,ritme,varlığa ve deverana
Varlığın kutsal ülfetle ritme durduğu yere
Arz denildi; sunak taşı
Selamın başıyla merhaba Ey karataş (hacer-ül-esvet) !
Cennetten düşürüldü; ilk şahit kanı için oyluklusundan
Kurbana hazırlık vardı gölgeler uçuşmada
-boğazlamadan önce boğazlayacağını doğur
Göz ver,söz al,aç bırak,tok uyut
Bıçaklar bilenmekte hoyratça semah çarkından
Körebe oyuncağı bir bağla çokların tutulduğu
Eflatun kapılar kızıla dönmekte
Semayı gürletecek kadar derin soluklar çakmakta
En nefti beyin parçalarındaki nefsten
-ayrışım ölüşüm kardeşi
Doğum fecr ile uyanışa dururdu belki
Kasvetli gündüzler bizi buraya koyduysa
Ölüme zincirlerden kurtulmakla ancak hoş karşılarız
Ortam hazırdı ve Havva üç kez sancıdı
Arza yığıldığında arz depreşti
Semaya baktığında o tasalanmıştı
Yüreğini yokladı ve üç parçasını buldu:
Habil,kabil bir de leyla
Habil ip,
Kabil kabülkâr
Leyla aşk.
Aşkın ipiyle arzdan semaya çıkan
Kabul edicinim şahit ol üçe üç.
Kayıt Tarihi : 31.7.2007 16:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
insanlık tarihine giriş
TÜM YORUMLAR (2)