Dikenli bir Şafak vaktiydi yine.
Doğuyor budalaca serüvenler
Lahzaya dünyayı sığdırdım, rüzgarla dans ediyor saçlarım
Bir çift göze hapsedilmiş çığlık, bakire duygulara sulanıyor.
Sonun başlangıcı bu daha.
Kale yapmalıyım ölümün eşiğinde.
Sütunları rengarenk boyalı kaleminle çizmeliyim çiçekleri.
Sen gidince kuraklık çöktü bahçeme.
Bıçak sırtıyla sabit acılarını söküyorum.
Soğuyacak mi içim, pespaye hayatın deliksiz uykusundan!
Gönlümdeki oyunlar yeterli mi özümün vuslatına.
Bir hakikati görmezden gelmek yerine boyun eğmek lazım bedellere.
Göğsüne ısmarladım takdiri celali.
Uzat kocaman şefkatini, kırılgan ellerimi ısıtmak yine bana kalır yoksa.
Umudun, gecikmiş trende gurbet dostlarının kucağından gülümsüyor.
Adımı biliyorsun artık. Bir yudum sevinç takısı getir bana..
Bu serüveni apansız gelerek şenlendirebilirsin.
Bir kuşkun mu var, tenini soluduğumda göklere yükselecek huzuruma ait?
Ruhumun tanıştığı ağaç evim, bir gölgelik yapmaya üşeniyor.
Ayaklarıma ne kilim ne de toprak dokunuyor.
İblisin haberini değil, meleklerin duasını kabul ediyorum.
Ey hasretim, sonucu güzel yazmana ihtiyacım, görmene layık sözüm var.
Çünkü! Harikulade adalara sözün var.
Benim hayalim, senin hedefin
İmkansızlıklara müdahale eden itfaiye amirleri.
Bir Şafak geçiyor yoldan,
Seni tebessüm sözlüğünde bekleyen.
Esmanur Taş
Kayıt Tarihi : 11.6.2022 17:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.