AD- Felsefe Şiiri - Sami Bağcı

Bak şimdi
Felsefe dedin de
Aklıma ne geldi
Sanki bu
İnsanın ümüğünü sıkmak gibi
Tamam kardeşim, zorlama
Ben sevmiyorum enginarı
Hem sana mı düştü
İster soyarım
İster soymadan yerim hıyarı.
Bak hıyar dedimde
Canım çekti şimdi
Taze taze olacak ki şöyle
Amannn
Nerde o eski hıyarlar
Dilimiz burulurdu yerken
Dudağımız gerilirdi
Sonradan icat oldu
Silikon, milikon.
Yalnız cacığa doğranmazdı
Aynı zamanda teyzeler
Yüzlerine maske yapardı
İnsanın tenini
Davul gibi gererdi mübarek
O zaman botoks nerde
Şimdi kıymete bindi engerek.
Neyse, nerden çıktı şimdi
Ha, hadi filozof efendi
Otur da bunu araştır
Nereye gitti bu hıyarın etken maddesi.

Amma
Su dövülür mü havanda
Helal olsun
Dövüyorlar valla
Sabır mı desem, inat mı?
Bir bakıma da
Hayranım adamlara
Ellerinde tokmak
Bilmem kaç yıl salla salla
Başarıyorlar da ha
Sonunda suyun
Oksijeni bir yana
Hidrojeni bir yana.
Ama anlamadığım
Kimyasal yöntemi var bunun
Toru topu beş dakika
Ruhuna inersin suyun.

Yav tamam, işin bilimsel yanı
Saygımız var
Ama rahat bırak kurbağayı
Eline ne geçecek
Ortaya dökünce, midesini, barsağını.
Çok iyi anlıyorum
Adamların saçını başını
Neden ağarttığını.
Şimdi birileri kızacak
Kim bilir, belki
Cahillikle suçlayacak
İnanın karşı değilim
Newton elma yere düşer dedi
Eyvallah, doğrudur dedim
Zaten ömrümde de
Aşağıdan yukarı çıkanını hiç görmedim.
Ama felsefe öyle mi?
Gece üstü açık yatıyor
Üşütüyor adam
Başlıyor ateş zoruyla sayıklamaya
Al sana yeni bir akım
Yok bir başkası çarpıyor başını
Olmadı burdan yakın.

İyi de, milletin işi gücü var kardeşim
Anlaşın aranızda
Deyin ki, böyle böyle
Biz de rahat edelim.
Sonra, bi tanımı olmayınca
İnsanlar karıştırıyor
Önüne gelen filozof
Dili dönen ahkam kesiyor.
Mesela
Geçen dolmuşa bindim eve geliyorum
Kırmızı yanıyor, kavşakta durduk
Heyecanla haykırdı şoför
Buldum abi, dedi buldum
Al işte, yitirmezsek biz bulduk.
Ne buldun kaptan dedim
Biraz dedi felsefi olacak ama
Şu trafik lambasındaki
Renklerin uyumuna bi baksana
Ne var bunda dedim
Yeşil, sarı, kırmızı
Abi dedi, mesele o değil
Mesela dedi, kırmızının yerine
Şöyle patlıcan moru yakışmaz mıydı
Yakışırdı da, şimdi alakası ne
Bak abi dedi, elin gavuru üşenmemiş
Biraz da çevrecilik falan var ya
Bu renkleri doğadan esinlenmiş
Hayda, nerden çıktı şimdi
Bak anlatayım dedi
Domates önce yeşildir
Sonra yavaş yavaş sararır
Ayva gibi değil mi
Evet dedim
Olgunlaştımı al sana kan kırmızı.
Sonra
Ah ulan, ah dedi
Adam felsefe profesörü
Okutmadı işte rahmetli
Bizde burda dolmuş şoförü.
Abi dedi, Allah seni inandırsın
Eğer ilk çağlarda yaşasaydım
Aristo diye birisi olmazdı şimdi
Helal olsun dedim, birader
Bi sen değilsin ki harcanan
Ne cevherleri öğüttü
Senin gibi, bu dişliler.
Neyse dedim
Hadi beni şu durakta atıver.
Dolmuştan indim
Ekmek yoktur dedim şimdi evde
Bakkala doğru yöneldim
İki ekmek aldım kasadan
Poşete koyarken
Başladı bizimki anlatmaya
Geçenlerde
Ceza yazmaya gelen zabıtaya
Elini, ayağını öpeyim abi
Ekmek teknem
Çoluk çocuk aç kalır valla
Tabi, sonuçta insan
Zabıta acımış bizim bakkala
Ama öyle mi diyor
Bi anlatıyor ballandıra ballandıra
Şöyle dedim, böyle dedim
Bi felsefe yaptım adama
Saddam böyle savunma yapsaydı
Hala yaşıyor olacaktı aramızda
Hadi, buyurun buradan yakın
Ortalık yerde kaldı
Artık şu felsefenin tanımını yapın.
Bu gidişle
Kişi başına, iki filozof düşecek neredeyse.