Açsam günün bohçasını
Sökülür kocamış dünyanın yaşam iplikleri
Karanlıkta dönence, seni arayan ayın yüzü!
Tükenişlerin mezarlığını sarsar anıların sesi
Geceye ağır gelir heybemdeki yıldızlar!
Yarasalar asılı kalınca tünek karanlıklara
Ufalanır yastığımda düşler
Uzak kalışların gözyaşı ıslaklığında kaybolur
Sevda yazılı hayaller!
Önümden su gibi akıp giden zaman
Çökerte çökerte yalnızlığını bırakır avuçlarıma
Bitimsiz depremlerin yarar gönlümü.
Yağmurdan kaçan karınca duasına el açar
Mutluluğa susamışlığında kader!
Ayrılığın keser nefesini, ağıt yakar dudakta
Issız kalan gül kokuşlu buse!
Tutunur güneşin ufkuna, zaman sütüyle beslenen aşk
Rüzgar soluğunda gözlere kavuşturmak için
Umuda uçar Anka kuşları…
Savur saçlarını bedenime
Çemberin olayım
Döndükçe döneyim!
Yüreğimi delip dursa da bakışın,
Sensizliğe zorlansa da gönlüm,
Alnıma gelen kurşunları saklarım sen diye!
Şikayetlerimi bıraktım gece türkülü kuşlara
Kavuşmaların gölgesine boyun büktü güller
Özüm, gönül gözüm, gidişinin sığırtmacı
Karanlık girdaplara yazdım güfteleri
Bestelerken mor bulutlar, gidişini!
Gece soluğum gözümün mor halkası
Pembe rüyalarımın arap atı
Kızıl gözlü dalgalar yutmadan bizi
Gün düşüren takvim yapraklarına yazalım
Parmak izinde imzalayalım ölümsüzlüğü!
Bir gizemli boşlukta seninle baş başa
Aşk ayazı kardelenlerin gülsün yüzü;
Turnaların kanadında çiçeklensin, tarumar bahçeler
Gitmelerine gülmesin kargalar!
Ümitsiz bekleyişlere serdim mehtabı
Doğmak için uyan yarim, güneşin batışı gibi
Yıldız aralıklarına asılı bıraktım gözlerimi
Sevişmelere gebedir dudağındaki nem izi!
Ayna tutar aşkın ihanet yüzü
Efkar tutmuş nefesini kırar
Hayatın sızısı düşer yansımalara
Gökyüzü avuçlarını öper yalnızlık
Tanıdığın aynalara sarılır tanıyamadığın yüzün
Tesellin olur yürek süzmelerinde ki öz!
Göz kırpsın karanlığa, yakamozdaki vuslat bakışın
Sorma dün sorgularını!
Sorma işte öyle bir şeyleri yaşadık ikimiz de
Ağlayan gecelere oturtma hayalini!
İsyan, karanlıklara sarar azap yumaklarını
Saklayabilmek için seni,
Elimi daldırdım gecenin girdabına
Gidişlerinin ıssızlığında, kasırga üstünde yük gibiyim
Kürdili hicazkar, zamana son kozunu oynar
Sensizliğin resmi yüzümdeki çizgilerde!
Gün bohçacısı, topla yüreğimdeki bohçanı
Anılar bohçacısı, bırak bana dost anıları
Dönülmez uzaklara düşerse yolların,
Mektuplarımı açsın yaslı bulutlar
Sevenler dergahında
Varlıkta, yokluğu anlatsın bakışlarım!
Kayıt Tarihi : 20.11.2008 01:55:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Nurten Tarım](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/11/20/acsam-gunun-bohcasini.jpg)
Tebrikler sevgili Nurten.
Efkar tutmuş nefesini kırar
Hayatın sızısı düşer yansımalara
Gökyüzü avuçlarını öper yalnızlık
Tanıdığın aynalara sarılır tanıyamadığın yüzün
Tesellin olur yürek süzmelerinde ki öz!
yine mükemmel bir çalışma sevgili nurten hanım
kaleminiz var oldukça yazın ...yazınki bizede ulaşssın...
müzeyyen başkır
Varlıkta, yokluğu anlatsın bakışlarım!
yüreğine sağlık kutlarım muhabbetle
salim erben
TÜM YORUMLAR (6)