açmazdayım karanlık bir dehlizde
bir uçta kayıtsızlık
öbür uçta parlak bir ışık.
beynimi kemiriyor
uçuşan şüphecikler.
birden karalar içinde
Habermas beliriyor.
çok karamsar Habermas
Kant'ın elinde ise gümüşten bir tas.
tasta bol miktarda us
dipte kalmış silik geçmiş
gelecek ise tastan taşmış
kaçmaya çabalıyor.
Nietzsche titreyen ellerini ardından uzatıyor
başlangıç sona gelmiş
karşımda duruyorlar Eflatun ve Aristo
dumanlar arasında kayboluyor ışıklar
ve müebbed hapis başlıyor
karanlık varoluşta.
Kayıt Tarihi : 1.3.2006 17:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Aklıma, Cemil Meriç in bir ironik denemesini getirdi yaptığım tespit.
Alıntılayalım:
Kıt'aları atlas bir kumaş gibi keser biçerdik.
Kelleler damlardı kılıcımızdan. Bir biz vardık cihanda, bir de küffar…
Zafer sabahlarını kovalayan bozgun akşamları…
İhtiyar dev, mazideki ihtişamından utanır oldu.
Sonra utanç, unutkanlığa bıraktı yerini, “Ben Avrupalıyım” demeye başladı, “Asya bir cüzzamlılar diyarıdır.”
Avrupalı dostları, acıyarak baktılar ihtiyara, ve kulağına:
“Hayır delikanlı” diye fısıldadılar, “sen bir-az gelişmişsin.”
Ve Hıristiyan Batı’nın göğsümüze iliştirdiği bu idam yaftasını, bir “nişân-ı zîşân” gibi gururla benimsedi aydınlarımız.
Cemil Meriç
patlayınca
beni öldürdü ilk önce
sonra bir kuşu...
kutluyorum dost...selam ve sevgiyle...
Felsefî altyapıyla şiir üretmek, ona felsefeyle yaklaşılmasına zemin hazırladığı kadar felsefeyle algılanmanın yollarını da açar. Bununla beraber felsefî olsun diye, diğer bir deyişle, felsefe bilgisini ön plana çıkartarak şiir yazılmaz. Çoğu zaman yazın sanatına felsefe penceresinden bakıldığı için yazılır ama ille de böyle olması gerekmez. Kimi zaman felsefî değerlendirmelerin farkında olmaksızın yazılabilir veya şiir felsefeyle hiç buluşmamıştır. Kısacası şiir ile felsefenin birbirine olan mesafesi şairine göre değişir. Burada şair istemiş ki felsefe dünyasında ayrıntıya kaçmadan kısa bir gezintiye çıkmış ve açmazlarına dair bir tür sorgulama yapmış.
“Felsefe sınırda durandır. Şiirse sınır ötesidir. Kaçakçıdır kimi zaman. Mayın döşeli sınırları aşmaya çabalar” diyor Ahmet İnam. Şairimiz de çalışmasında sınırları yoklamış. İyi de etmiş bence.
Özet olarak demem o ki, şiir ve felsefe, sözün özüne olduğu kadar insanın, doğanın ve yaşamın özüne yapılan yolculuklardır. İkisinin de ontolojik ve estetik kaygıları var. Arayışçı roller üstlenirler. Bu yüzden kesişir yolları.
Felsefeci, gerçekçi akılcı ve kavramlaştırıcıdır. Şair ise gerçeği düşsel dünyasına taşıyıp imgelem gücüyle orada yeniden şekillendiren kişidir. Aradaki farklılıklara rağmen akrabaların birbirinden etkilendiği sıklıkla görülür…
harika dizeler
Kutlarım
TÜM YORUMLAR (9)