uzun saçlarının olduğu zamanlardı
gözlerinin parladığı
habersiz gönüllerden gelen
aşk seslerini bilmediği
gönül çalanların cirit attığı günler
ömrünün üçte birine konan ipoteklerini
ödediğini
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Açmayan / bir ömür açmayan bir gülün yediveren olması su götütür bir durum olmasından dolayı şiirin mantık örgüsünü bozmuş.Birinci kısım ikinci bir şahsı hikaye ederken , ikinci kısım birinci kişinin sitemi şeklinde , duygusallığa ve şairaneliğe diyecek yok.Bu şiire daha fazla emek verilse çok daha güzel bir şiir olacağına eminim.Tebriklerimle.....
'Açmayan Yediveren Gülleri'...sıradışı anlatım.
Tebrikler Sayın Nevin Kalafatoğlu
Şiir tadında bir şiir
Tebessümle okudum
Tebrikler
Kıymetli kardeşim Nevin, Az önce şiirlerinizi okumaya başladım. Hem de zevkle, Elinize, yüreğinize sağlık. Başarılarınızın devamı dileklerimle..Zekeriyya BİCAN Web:wwwharputlubican.com Sevgi ve saygılar kardeşim.
.................................
okunmasın diye örtündüler kirpikler
süzüldü göz yaşları hep boşluklara
mutsuzluk yıllarını beklediler
çok duygulu buldum...tebrikler,sevgiler
Nevin Hanımın Aşk kokan en güzel şiiri.Kutlarım.
artık yediveren güller en güzel kokusuyla açacak seven gönüllerde.zamansız med-cezirlere yenik düşmeyecek deli sevdalar.ve kapısı hiç kapanmayacak içimdeki sevgi mabedinin.
sevgiyle ve mutlu kal değerli şiirdaşım.
s.c.ç.s.d.k
yediveren güller
bir ömür açmadan beklediler
belki senin yüzünden
sevgiler
............ve hala bu saate kadar yasaniyor.....sevgimle....
uzun saçlarının olduğu zamanlardı
ömrünün üçte birine konan ipoteklerini
iki aylık gelin feryatlarındaydı
sakladı hep bakışları yaban ellerden
okunmasın diye örtündüler kirpikler
süzüldü göz yaşları hep boşluklara
mutsuzluk yıllarını beklediler
kaçamak sevgileri ektiğin saksılarda
yediveren güller
bir ömür açmadan beklediler
belki senin yüzünden
''' Ahhh su örf adet denen seyler varya..hani duygulara zincir vuran o hince kurulmus Töre denen Tuzaklar...Kadin olsun erkek olsun ne tür bir cins olursa olsun, duygulu ise yasama hakki tanimayan, sevgi ve güzellikten ziyade kötülük ve duygusuzluk, duygusuz bir hayat sunan Töreler..
Sairemiz o olumsuzlukari ta iliklerine kadar yasamis..Yasiyorda halen... Aci gercege nester gibi bir siir,
Tesekkürler Nevin...Tesekkürler...
Tepkimi disa vurdurdun...iyi de ettin...iyi ki varsin...
Bu şiir ile ilgili 13 tane yorum bulunmakta