İki bin sekiz yılı, ağustos sabahıydı
Cuma gün gökyüzünden, on sekiz yıldız kaydı
Yıldızdan daha parlak sanki güneşti aydı
Bir seher vakti erken yaralandı gönüller,
Kavuştu mevlasına açmadan solan güller.
O gece balcıların en karanlık gecesi
Böyle takdir eyledi yücelerin yücesi
Bir ananın feryadı yavrunun yanık sesi
Şehadet diliyordu semaya kalkan eller,
Kavuştu mevlasına açmadan solan güller.
Bu masum simalara hangi yürek yanmadı
Atılan çığlıklara boz dağlar dayanmadı
İki kardeş uyudu bir daha uyanmadı
Yaş bıraktı gözlere seherde esen yeller
Kavuştu mevlasına açmadan solan güller.
Bir bahçede yetişen iki gül vardı iki
Birisi soldu gitti neyler yaralı teki
Dağlanan tek gül değil,dağlanan gülün kökü
Bu gül suya kanarmı aksa dibine seller,
Kavuştu mevlasına açmadan solan güller.
Artık geri gelirmi bu emsalsiz yakutlar
Bu iman bahçesinde biten çiçekler otlar
Bir başka alem için omuzlarda tabutlar
Ağladı kara toprak,matem tuttu bülbüller,
Kavuştu mevlasına açmadan solan güller.
Fanilikten bekaya verilen süre bitti
Kurana hizmet için bu ömür bile yetti
Onlar suçsuz günahsız,onlar tertemiz gitti
Pırıl pırıl kalplere örtüldü beyaz tüller,
Kavuştu mevlasına açmadan solan güller.
Özhaniyim tütecek sönen bütün ocaklar
Hakka hizmet edeni resülullah kucaklar
Burda solan çiçekler yeniden açacaklar
Kevser in kenarında mavi gözlü sümbüller,
Bir daha solmayacak cennette açan güller.
Aşık zekeriya özhani.
03.08.2008
Kayıt Tarihi : 19.8.2008 16:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
01.08.2008 cuma sabahı Konya ili Taşkent ilçesi Balcılar kasabasında bulunan bir öğrenci yurdunda meydana gelen kazada kaybettiğimiz yavrularımız için,kazadan birkaç gün sonra kaleme alınmıştır,mekanları cennet olsun...

TÜM YORUMLAR (4)