AÇMA DOKTOR BEY
Gelde sar şu benim gönül yaramı
Bırakıpta öte kaçma doktor bey
Sakın bana sorma akmı karamı
Eğer bilmiyorsan açma doktor bey
Doktor bey her türlü sızı var bende
Silemezsin kara yazı var bende
Baharı el aldı güzü var bende
Boşuna bir ömür biçme doktor bey
Her zaman umut var çıkmayan canda
Derdi veren değiştirir bir anda
Başta olmasada belkide sonda
Umut kesip benden geçme doktor bey
Ümidim çareden birazı gelsin
Sen çekil kenara ustası gelsin
Benim gibi gönül hastası gelsin
Sızıdan sızıya uçma doktor bey
Kayıt Tarihi : 13.7.2009 00:26:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gelde sar şu benim gönül yaramı
Bırakıp ta öte kaçma doktor bey
Sakın bana sorma ak mı kara mı
Eğer bilmiyorsan açma doktor bey
Gönül yarası denilince hemen ilk etapta aklımıza aşk gelir.
Sevgili tabibe benzetilir.Çünkü;âşığa göre Aşk hastalığın dermanı sevgilinin elindendir.Ondan dolayıdır ki,tabibi(doktoru) sürekli azarlar.
Aşk derdine dücar olmuşum sevgili,senin gelişin ile bu gönül yangını dinecek.Gönlümdeki yaranın rengini sorma,o öyle bir renktedir ki,onu ancak benim gibi bu derde düşenler bilir.
Senin yüreğinde bu gamdan bir damla yoksa ,bana gelip beni teselli etmen boşunadır.
Bana ''şöyle yap böyle yap ''diye temkinlerde bulunman da yersiz olacaktır.
Şair şöyle düşünmektedir:
Ne ararsan bulunur derde devâdan gayri (Abdülhak Molla)
Derde devadan başka her şey bulunur.
Abdulhak Molla'nın dediği gibi,gönül yarasına devâdan başka bir çok nimet sunulacak,fakat asıl nimet verilmeyecektir.İşte ben diyor bu asıl nimeti senin kalbinde göreceğim.
Doktor bey her türlü sızı var bende
Silemezsin kara yazı var bende
Baharı el aldı güzü var bende
Boşuna bir ömür biçme doktor bey
Tabib'e derdini açmaya başlıyor ,yavaş yavaş.Dünyaya geldiğimden beri,alnıma yazılan kaderimi yaşıyorum.En güzel çağlarımı insanları mutlu etmek için fedâ ettim.Şimdi sonbahara girdim.Yapraklarım dökülüyor,pervâsızca rüzgarlarda süpürülüyor.
Biliyorum ki aldığım bu darbeler beni ölüme götürecek.Bedenen sağlam olduğuma bakma.Tüm bunlara bir de gönül yarası eklenince takatım kalmadı.
O nedenle ''uzun süre yaşayacaksın''diye ömür biçme bana,diyor.
Her zaman umut var çıkmayan canda
Derdi veren değiştirir bir anda
Başta olmasada belkide sonda
Umut kesip benden geçme doktor bey
Takdir-i ilâhiye de karşı gelinmez.Her ne kadar derdimi sana açıp içlendi isem,umut etmem de gerekir.
Umut hayattaki yaşama nedenlerimiz, dünyada ki yerimizdir. Var olmamızın sebebidir.
İçimizde bizimle beraber dünyaya gelir bizimle gelişip büyür bizimle değişen bir objedir.Bu nedenle,
ben aksi bir davranış sergilemiş olabilirim, Doktor bey.Fakat; siz bana benim arzu ettiğim şekilde öğüt vermeniz gerekecek.
Çünkü, dünya umut üzerine kuruludur. Ben kendi derdimle başbaşa kalırken kendimi düşünmüş olurum.Gelecek nesiller benden bir şeyler alamaz.Umut tohumunu da serpmem gerekiyor.
Bizi karamsarlığa iten nedenlerin ortadan kaldırmak için elimizde güçlü silahın umut olduğunu vurgulayarak,
Hod-furuş ol Hudâ fürûş olma.M.Naci
(Nefsinde vazgeç,Allah'tan asla vazgeçme)
M.Naci'nin sözüne tekabül etti bu bölüm.
Kur'ân'dan da bir âyet verelim;
'De ki: Ey nefislerine karşı haksızlık yapmakta aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayıcıdır.'
Zümer sûresi (39), 53
Ümidim çareden birazı gelsin
Sen çekil kenara ustası gelsin
Benim gibi gönül hastası gelsin
Sızıdan sızıya uçma doktor bey
Şair kendi mahlasını zikrederek Doktor'a telkinlerde bulunuyor.Diyor ki ,şimdi sen kenara çekil! Bu derten anlayan sevgili gelsin,eğer o da benim gibi yaralı ise o bir çare bulacaktır.
Çünkü,yaranın nerde olduğunu bilemedin.M.Naci'nin de dediği gibi her derdime belki derman bulabilirsin.Lâkin gönül derdime derman bulamazsın.
Dermân aradım derdime,derdim bana dermâ imiş
Burhân aradım aslıma aslım bana burhân imiş
Nef'i
(Derdime dermân aradım ancak dermânımın derdimde olduğunu gördüm.Kendime delil aradım,delilin kendimde olduğunu gördüm).
Şair Nef'inin düşüncesine atıfta bulunarak,bir nev-i aynı fikirde olduğu beyân etmiş olacak ki,sevgili diye zikrettiği kişinin bizzat
kendi yüreği olduğu,kendinden bir parça gördüğü ,yani ben diyebileceği birine ithaf ediyor.
Belki de kendini arıyor kimbilir....
Gerçek âşıklar vuslatı bir müddet sonra istemezler.Mecnun örneğin de görüldüğü gibi.
Bu da şu demek oluyor,mecâzi âşktan ilahi aşka geçiş aşamasının ilk evresinde bulunan âşıklar Mevlanâ gibi kor ateşte yanmadan ,saç sakal ağarmadan,bel bükülmeden o menzile ulaşamaz.
Kim gönüllü olarak bu derde talip olur?
Kendime göre bir cevap vereyim:
Yaşamı, İslâm felsefesine göre yaşayan,nefsâni arzularını pişirerek öldüren,Hazreti Geylâni gibi,kendini dağlara vuran,yiyeceği sadece ot ve su olan mübarek zâhidler gibi yaşayanlar o makama ancak erişebilir.
Biz bu makama erişebilir miyiz?
Şair ne dedi?
''Her zaman umut var çıkmayan canda''
Bizler de umut besleyeceğiz artık.Ümit fakirin ekmeğidir,atasözünde olduğu gibi.
Şiirin Dili:
Şair,çok sade bir türkçe ile kaleme almış eserini.Meramını açık ve net ifâde etmiştir.Her kesime hitap edebilir,anlaşılmayan imgeler yok şiirde.
Özdemir İnce, “Şiirin Dili 1” başlıklı yazısının başına Jean Cohen’den şu sözleri almıştır: “Anlamı olmayan şiir artık şiir değildir, çünkü artık dil değildir.”
Kendi anlamı dışında bir başka anlam yaratmak demek beş duyu ile algılanabilecek tarza olması anlamına gelir.Şiiri ayrıca nesirden farklı kılan objeler,belli bir ses ve ahenk,belli bir ölçüde olmasıdır.
Şiirin Türü ve Ölçüsü:
Şiirin türü koşmadır. Türk Halk edebiyatında doğa, aşk, ölüm, ayrılık, yiğitlik, toplumsal olaylar gibi konuların işlendiği en sık kullanılan şiir türüdür.
Dörder dizelik bendlerden oluşur. Bend sayısı genellikle 3, 5 arasındadır. Hece ölçüsünün 6+5 veya 4+4+3 duraklı 11'li kalıbıyla yazılır. Şair koşmanın son bendinde ismini ya da mahlasını söyler. Koşmalar dile getirilen duygular ve söylenişlerine göre koçaklama, güzelleme, taşlama, ağıt gibi isimler alır. Karşılıklı konuşma şeklinde yani 'dedim' 'dedi' diye başlayan dizelerle de söylenebilir. Bu tür koşmalara 'mürâcaa' ismi verilir. Bütün kafiyeleri cinaslı olan koşmalara tecnis denir.
Şiir 6+5:11 li hece ölçüsüyle yazılmış,
a
b
a
b
c
c
c
b
.......
şeklinde devam ederek 4 tane dörtlükten ibarettir.
Şiirin Felsefesi:
Şair, halet-i ruhiyesinde çizdiği sevgili,doktor, kader,umut periyodik tablosunda ,kâh sevgiliyle,kâh,doktorla... dertleşerek kendi meramını dile getirmiştir.Takdir-i ilâhiye olan inancını yine kendi öğretileriyle cevap vermiştir.
Bu güzel eserinden dolayı,Şairi can-ı gönülden tebrik ederim.
Saygılarımla
Melahat Temur
Mahpustasın ancak ne suçlusun nede hakim
Sana lazım olan iç , dış tas tamam bir bakım
Onu da kim yapar,tanırsın sen bil bakalım kim?
bazı yaralar vardır neşter bile care olmaz
ama gönül tezgahının işcisi gelirse şifa olur
manidar çalışmanızı şiir tadında kutlar umuda merhaba gurubundan saygılar sunarım
TÜM YORUMLAR (5)