Açlık Grevlerini Yazamamak!
Adı üstünde Mahpus, Tutsak veya tutuklu hangi kategoride olursanız olun, özgürlüğünüz elinizden alınmıştır. E.Tipi, F.Tipi, T Tipi, D,Tipi bunların hepsi cezaevleri, Hangi Ülkede ve şehirde olursa olsun kişinin Özgürlüğünün elinden alındığı metre karesi, kullanım alanı belli soğuk betondan yapılmış “Ucube” yerlerdir. Bu soğuk yerlerin girişinde hepsinin adı
Cezaevi olarak anılır. Kötü muamele, İşkence, Tecavüz kişisizlikleştirme burada başlar, bu soğuk yerlerde Hoş geldin dayakları atılır. Toplumdan dıştalanmış pısırık sıradan, şapşal kılıklı görevliler. Mevkisini ve gücünü Sistemden alarak, birer İşkenceci başı birer Aslan kesilirler, Tutuklu olan herkese her türlü insanlık dışı işkence yapan, insanlık düşmanları belli metre karelerden oluşan koğuşlar, hücreler ve Mavi Gökyüzünü belli saatlerde gördüğün havalandırmalardır.
Kederi, Özlemi, Hasreti, anlıkta olsa unutmak için attığın voltalardır, kahır bitmez, keder bitmez, gece ve gündüz Takvim zaman ve saati gün ve ayı unutursun, tutuklusun Mahpussun. Tutsaksın; her şey kurallara ve kanunlara göre düzenlenmiştir. Varlığın kişiliğin esaret altında ve sadece Beynini Düşünceni tutsak alamazlar, Tutsaklık öyle bir şey ki bir gününü anlatsan bile onlarca kitap olur. Mahpusa girdiğinde ister sabırlı ol. İstersen sabırsız sonunda bu gerçeği yaşar ve tutsak olduğunu kabullenirsin, ama kabul edilmeyen tek şey bu tutsaklık ve zulümdür.
Son günlerde cezaevlerinde devam eden Açlık grevleri ile ilgili haberleri okuyunca yüreğimin derinliklerinde his ederim o acıyı…
Bende 12 Eylül 1980 Askeri darbesinde Diyarbakır 5.Nolu Askeri ceza evinde yattım. Çok kanlı ve zor yıllardı. Ülkemde zulüm kol geziyordu. İspiyoncular telefon başındaydı. Kamuoyu yoktu. Ülke karanlığa gömülmüştü. Okuyan, Yazan, Çizen, düşünen ne kadar aydın varsa cezaevlerine dolduruluyordu. Üstümüzden panzerler geçti, Mamak, Metris, Buca Elazığ, Erzurum ve Diyarbakır zindanları Ölüm kusuyordu, her yer işkence tezgâhlarına dönüştürülmüştü, Diyarbakır 5.nolu Askeri cezaevinde zulümlerin İşkencelerin en katmerlisi yapılıyordu. Bizim bu Zulüm ve İşkencelere karşı durmak için tek silahımız vardı. Oda tutsakta olsan sana ait bedenindir. Bu bedenini şöyle kullanabilirsin, bazı arkadaşlarımız Jiletle bileklerini kestiler. Kimileri kendilerini asttı. Bazıları da en zor olan Açlık Grevleri ve Ölüm Oruçlarına yattılar. Yattık…
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta