Açlık;
Gözlerde fersiz bir ışık karanlığı,
Sarı benizlerde dolaşan izler
Mecalsiz kalan dizler gibi
Dolaştı tüm dünyayı...
Açlık;
Yalnızlığın ve kimsesizliğin
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
yüreğinize ve kaleminize sağlık kutlarım saygılarımla
Değerli dsot açit fırın yıkar derler bizim oralarda açinsanda dünyayaı yıkar yakar kendisine bir lokma ekmeği çok gören insanlık alemini o aç gözle bir başak görür şiirnizde işlediğiniz temda insanlığın yüz karası alınlara sürülen bir leke derke çokta doğru söylyorsunuz bir mermikadar para etiyor aşlık mermiiçin silahlanlamna için harcanalar bir nesli ebeidiyen besler ve dğntada açinsan kalmazdı ihtiraslara esit düşünceler silahlanmayı güç olarak görmeseler şirniz canı gönğlden kutluyorum ve her mısrasına fikren katılıyorum 10 puan
duyarlı yüreğe alkışşşşş
Sevgili dost Ahmet tığlı başta duyarlı yüreğinize yürekten teşekkürler..
Ve açlık..sebebi açık..insanlığımı bu hale getiren insanlığın ve kısacası yaşamın düşmanı..yanı başımızda ağızları kanlı...hergün yutuyor Afkan,lı Irak,lı çocukları..
Bilmem daha ne kadar susacak dünya halkları..
sevgiler dost...
Öylesine güzel bir yürek sesiyle yazmışsınız ki ferayatları yüreğimize geldi açlık ve sefaletin an ve artığı bu DÜNYA alemin ne kadar nankör olduğu EMPERYALİZMİN azılı dişlerini hissettim.sonsuz teşekkürle yazan gönlünüze AHMET BEY tam puan.
Ahmet Bey... Şiirinizin içeriği beni derinden etkiledi ve düşündürdü..
Yoksulluk ve açlık kader değil, aksine, gezegene miras bırakılan yaşam hakkını ihlal eden, yıkıcı ve insanlık dışı ekonomik bir sistemin sonucu olduğunu düşünüyorum...
Bir tarafta silah üretimine ayrılan milyarlarca dolar ve bir tarafta hayatta kalacak kadar yiyecek bulamadığı için ölen aç insanlar...
Bu durum insanım diyen herkesi derinden etkilemeli... Biz tok karnına yatağımıza yatıp uykuya dalarken, orda bir yerlerde insanlar bir sonraki günü nasıl getireceklerini düşünüyorlar, acaba bi gün daha aç yaşayabilir miyimin hesabını yapıyorlar ve en önemlisi oralarda bir yerlerde her an masum çocuklar ölüyor,bunlara duyarsız kalmak mümkün değil...
Bu bir insanlık sorunu ve bizlerin de insanlık görevlerimizi yerine getirmemiz gerek.. Benim gücüm yok yardım edemem diye düşünmeden,kendimizi bu insanların yerine koyup, gücünüz yettiği kadar yardım etmeliyiz...
En azından,tabağımızdaki yemeği çöpe atmadan önce açlıktan ölen insanları düşünmeliyiz...
Dünyaya yara olan bir konuyu dile getiren duyarlı yüreğinizi Kutluyorum...Saygılarım yüreğinize...Lamia CANAY...
Açlık;
İnsanlığın alnına sürülmüş bir leke gibi
Nesilden nesile geçecek bir mirâs gibi
Yokoluşun bir habercisi gibi,
Boğazlarımıza sarılan bir ejder
Olup çıktı,duruyor,
Ve son darbeyi vurmak için insanlığa
Dünyanın duvarlarını dövüyor...
ŞAİR ÇAĞININ TANIĞIDIR, YER YÜZÜNDE YAPILAN TÜM HAKSIZLIKLARA BAŞKALDIRIR.
BİR YERDE İNSANLIĞIN NAMUSUDUR, DİRENEN YÜZÜDÜR.
AHMET TIĞLI BEY'DE GERÇEK ŞAİRLERİMİZDEN BİRİ. Hem içerik hem de biçim olarak yine dört dörtlük bir şiir yazmış. Kendisini kutluyorum.
aç it fırın yıkar derler ya karnı aç insanlar yinede sabırlı şu gözü açlar varya işte onlar dünyayı bir gün felaketin eşiğine getirebilirler karnı açların elinden o gün onlar kurtulamıyacaklar diye bir korku içindenyim harika bir konu harika bir anlatım
Sarı benizlerde dolaşan izler
Mecalsiz kalan dizler
Sarı benizlerde dolaşan izler
Mecalsiz kalan dizler
Bu şiir ile ilgili 14 tane yorum bulunmakta