Acıyı Susarak Öğrenmek

Mehmet Barış Tekyol
40

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Acıyı Susarak Öğrenmek

Bir kuyunun ipini avuçlarımdan kurtardım.
Gökyüzü çoktan yüz çevirdi bana,
bulutlarımın kanatlarını
paslı çivilerle söktüm.

Bir zamanlar sevda denilen bir limana
demir atmıştım,
ama deniz çekildi,
gemim kumlara gömüldü
ve direklerinde hâlâ
çığlık çığlığa bağırsın martılar.

İçimde porselen kırığı kadar keskin
bin yılın yalnızlığı var,
o yalnızlık ki,
bir kelebeğin kanadındaki
lacivert mürekkebi siler gibi
gözlerimden renkleri söküp aldı.

Zaman, karanlık bir kilise çanı gibi çalıyor
başımın içinde,
her vuruşunda
bir çocuk ölüyor içimde.
Ve ben büyüyemiyorum hâlâ
çocuk mezarlığında unutulmuş bir oyuncak gibi.

Biliyorum, Tanrı bile
gözlerini kapatıyor
benim aynama bakarken.
Ben ki,
bir karahindibanın tohumlarını
rüzgâr diye değil,
ölüm diye savuran adamım.

Bu odada,
kırık bir sandalye,
sustuğum bir ayna,
ve küflü bir defter var.
İşte o deftere
bütün günahlarımı,
bütün sevişmelerimi,
bütün ölüşlerimi
dizelerle kazıdım.

Artık huzuru istemiyorum,
çünkü huzur,
küflenmiş bir mendil gibi cebimde.
Artık aşkı istemiyorum,
çünkü aşk,
bir trenin gecikmiş düdüğü gibi
gecikerek gelir bana.

Son bir sigara yaktım,
dumanı içime değil
geçmişime çektim.
Bir zamanlar şiir yazardım
yaşamak için,
şimdi ölüyorum
şiir olsun diye.

Belki bir gün,
bir çocuğun masum dudaklarında
adım anılır,
bir kadın ya da bir adam bu dizeleri okur
ve titrer.
Ama ben,
bu köhne odada
kendime son kez bakıyorum:
Gözlerim,
bir intiharın sessizliğini büyütüyor.

Beni hatırlayın,
bir elma kurdunun içindeki
siyah çekirdek gibi,
küçük, görünmez,
ama içten içe çürüyen.
Ben sadece,
kendi ellerimle gömdüğüm
bir umudun mezar taşını
dikiyorum bu satırlara.

Ve işte,
bu son mısra:
“Ölüm, en güzel kefenidir
şiirle yıkanmış bir bedenin…”

Mehmet Barış Tekyol
Kayıt Tarihi : 3.10.2025 22:16:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!