Acıyı Kaldırmayan Yüreklerin Evi

Kerem Yüce
172

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Acıyı Kaldırmayan Yüreklerin Evi

Uzaklardan,çok uzaklardan çığlık sesleri geliyordu kulağıma ve zamanla artıyordu çığlığın yüksekliği.Bir sabah dayanamayıp kalkıyordum yataktan sabahın beşinde.Kahvaltı faslını sevmediğimden üstümü giyer giymez atıyordum kendimi yollara ve koşuyordum çığlığın dayanılmaz sesine nefes almaksızın.Ben yaklaştıkça depremler diziliyordu sıraya ufaktan büyüğe doğru,yollar kayarken ayaklarımın altından bir yerde kesiliyordu nefesim.Ellerim dizlerimin üstünde bir süre bekliyordum ama susmak bilmiyordu o serseri yürek dağlayan feryat.Anlıyordumki koşarak yetişemeyecektim bu isyana,ilk gördüğüm taksiyi çevirip biniyordum ve iniyordum o sese yaklaştığımı hissettiğim ilk durakta.Rampalı yayvan bir sokak,onu geçtiğimde bir başka yokuş ve yüksek betonların çevrelediği binanın önünde yetişiyordum çığlığa.Elimi duvara yasladığımda azalıyor,kapıdan içeri girdiğimde sükunete düşmüş bir bahçe dikiliyordu önüme.Sabahın sekizinde bir heykelin selamıyla karşılıyordum günü.Adım adım ilerlerken bahçedeki bankların üstünde oturan herkesin başı bana dönüyordu.Takılıyordu gözlerim; önce sarı saçları belini okşayan teyzeye sonra gökyüzünü izleyen yaşlı amcaya.Yirmili yaşlarda bir genç kız gitme kal der gibi bakıyordu yüzüme ve kulaklarımı sağır eden çığlığın sustuğu yerde öylece oturuyordum çimenlerin üstüne.Peki beni buralara kadar sürükleyen çığlık kimin çığlığıydı?
Etrafıma tüm dikkatimle bakıyordum ve o anda yanıma orta yaşlarda,kır saçlı,mavi gözlü bir abi gelip oturdu.Elini omuzuma attı hiç konuşmadan,peşine yüzümü ve saçlarımı okşadı gülerek.O gözlerini ayırmadan beni süzdükçe suç işlemiş ama saklamış ufak bir çocuğun utangaçlığı dolmuştu içime.Ruhların ve boş bakan gözlerin arasında salınımlardaydı yüreğim.Elimdeki su şişesine takılıp kalan ve gitme kal der gibi bakan o kız yanıma gelerek suyu verip veremeyeceğimi sordu,hafif bir tebessümle şişeyi kendisine uzattım.Teşekkür ederek ayrılırken yanımdan cebinden kurumuş bir çiçek çıkardı,önce okşadı sonra öptü.Şişenin kapağını açarak avucuna yatırdığı çiçeğin üzerine döktü,yüzüne öyle bir mutluluk bulaşmıştı ki bir kaç metre gidiyor ve tekrar dönüp teşekkür ediyordu.
Elini başının altına yaslamış o heykel acıyla yüzüme bakarken,ben acının kalemiyle çizilen resimdeki yüzleri izliyordum ve heykele her baktığımda kesiliyordu çığlık.Bir anne taşı emziriyor bir baba mektuplar yazıyordu duvarlara.Sessiz bir çığlığın peşinden koşarken şehrin içine gizlenmiş kayıp bir ülkeye misafir oluyordum.Kayıp ülkenin gerçek yüzlerinde kulaç atarken hayatın gizli kalmış derinlerine dalıyordum.Yüzeye her ulaştığımdaysa o sessiz çığlık.Şehrin içinde kayıp bir ülkenin simgesi düşünen adam heykelinin,kuru bir çiçeğe hayat verme çabasındaki genç kızın,taşı emziren anneyle duvarlara mektuplar yazan o babanın çığlığını duyuyordum aslında.

Kerem Yüce
Kayıt Tarihi : 15.4.2008 13:24:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Kerem Yüce