Demir atlarıyla geldiler, sabahı bağlayıp kurşuna dizmişlerdi geceden.
Ütülü, kolalı elbiseleri kan revan içindeydi, her ipine sinmiş acılar taşıyordu.
Bildiğim ne kadar güzel şey varsa, gelmeden el koymuşlardı aslında.
Sevda türkülerimiz vardı dilimizde vatan üstüne, aşklarımız vardı on yedi yaş.
Kirli elleriyle tuttular hoyratça ekmeklerimizi kirlettiler sevdalarımızı, türkülerimizi.
Sonra sümkürdüler sofralarımızın ortalıklarına zehir ettiler aşı ekmeği.
Ayakları kokuyordu!
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Devamını Oku
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;