Düşlerimden doğuyorum bu gece yeniden. Ay bu gece ele avuca sığmıyor, kendi benliğine çekilen ruhumun içine girmeye çalışıyor. Karanlık bir hayatın fırtınalarından kurtulup, senli gölgelerin eşliğinde karanlıkları yararak suskunluğumu içime saklayıp, hayatın bana ait olan güzelliklerini masum bir çocuğun sevinciyle kucaklamak istiyorum.
Hayatın dar sokaklarında tökezleyerek yürüdüğüm yalnızlık kulvarlarında kendi düşlerime uygun hikâyemi yazmak istiyorum. Dağılmış ruhlardaki özgür âşıkların sevdasını saklayan yürek çarpıntılarının eşliğinde, yağmurda kavrulan genç âşıkların yürek çarpıntılarında yürümek istiyorum.
Ben yüreğimin dehlizlerinde yuvarlanırken tüketilmiş zamanların çarkları arasında ezberi tekrarlıyorum. Sen olan, senin sevdan olan…
Yaşamın en keskin dönemecinde yerdeki fren izlerine aldırmadan son sürat dönüyorum. Sessiz nidaların yankıları sarıyor kentin kalabalık caddelerini ve ben sesimi sana duyuramıyorum. Gece yarıları dinliyor ağıtlarımı, sus zamanlarını özlüyorum lacivert gecenin koynunda uyuyan.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış