Acının rengi ne, sevgili?
Bu yaşadığım şeyin rengi ne?
Siyah olduğu için mi her yer karanlık oldu sen gidince?
Bir orman yanıyor benim içimde, alev alev.
Ciğerlerim yanıyor, nefes aldırmıyor.
Öldürmüyor ama yaşatmıyor da.
Bana nasıl hoşçakal diyebildi
Seni seviyorum diyen o dilin,
Üstelik yastığımda kokun hâlâ duruyorken,
Söylesene sevgili, acının rengi ne?
Bir fecir vaktinde sönmüş yıldızlar mı bu?
Yoksa gecenin koynuna düşmüş kanlı bir ay mı?
İçimde bir mabedin harabesi, taş taş üstünde değil,
Gölgeler değil, alevler dans ediyor enkazında.
Bu his ne siyah, ne gri, ne al, ne mor?
Bu his kalbinin ortasında yedi hançerin olması gibi.
Her biri bir başka mevsimi kesip atıyor,
Her biri bir başka umudu gömüyor derinlere.
Söylesene sevgili, bu renk hangi dilden ödünç,
Hangi tanrının gazabından miras kaldı bana?
Göğsümde bir nehir akıyor, tuzlu, sessiz,
Ama kıyıları yok, sularında boğuluyorum.
Seninle başlayan her masal,
Neden bir celladın bıçağıyla bitti?
Yastığımda kokun, bir eski zaman nakışı,
Dokunsam çözülüyor, baksam kanıyor.
Söylesene, bu his, bu yedi hançer,
Hangi şiirin mısrasından düştü kalbime,
Hangi şarkının notasında unuttu beni?
Acının rengi ne, sevgili, söyle,
Yoksa bu renk, sensizliğin ta kendisi mi?
Acının rengi ne, sevgili, söyle bana,
Bir ressamın fırçasından mı kaçtı bu ıstırap,
Yoksa şairin kaleminden mi sızdı bu zehir?
Sen sustun, dünya sustu, ben sustum,
Ama bu renk, bu lanet olası renk,
Hâlâ fısıldıyor kulaklarıma:
Renklerin içinden bir tek acı kaldı,
Bir tek acı, bir tek siyah, bir tek sen.
Kiyaz
Kiyaz Arzu KılınçKayıt Tarihi : 6.4.2025 13:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!