ACIMAK
Düşünce dizlerimiz kanardı küçükken
Şimdi ciğerlerimiz dağlanıyor düşününce
Ağlayınca gözlerimiz yanardı o zamanlar
Şimdi alır da boğar bizi her düşünce.
Düşlerimiz ipinceydi o zamanlar
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
En çok ellerimiz acırdı ya düşünce
Acılar unutulmazmış zaman yürüdükçe.
KUTLARIM SİZİ GÜZEL YÜREKLİ İNSAN.yuvasız kuş
Zaman, 'tescil makamıdır' toplumsal kaynamaların, dönemeçlerden geçen sosyal, siyasal ve politik süreçlerin...
Nereden, nereye? diye soruyorlar ya birileri... Dün 'ellerimizle yürüyorduk' güçlüklerin üstüne, üstüne... Bugün ayaklarımız bile kelepçeli... Altlarında son model arabaları olsa ne yazar, 'yollar kapalıyken?'
Dün düşünürdük... Engel koyamazlardı... Ve sadece üşürdük... Şimdilerde düşünemiyoruz, kopuyor film düşünceli yerinden... Üşümek ise baki kaldı, yoksulluk diz boyu çünkü...
Acımak mı?
Kim, kime acısın? Her kişinin derdi kendi içine dürülü... Bireysellik çıkış ise, acılar da 'tek tek' ve yalnız artık...
Kutlarım anlamlı şiiri Öğretmenim...
acılar zaman geçtikçe unutulmuyor dediğiniz gibi
hocam.Bazen hafifliyor gibi oluyor,bazen çok fazla
hissediyoruz.yüreğinize sağlık,değerli eserinizi ve sizi kutluyorum hocam.
öyle valla can
sevgili öğretmenim,
sormuşlar adama sizce en mutlu insan kim diye....adam gayet rahatça düşünemeyen insandır demiş....düşünen.. sorgulayan ..sorunlara çözüm getirmeye beyin yorunlar maalesef rahat olamıyorlar...
bu anlamlı çalışmanız için sizi yürekten selamlıyorum.....değerli bir çalışmaydı......nicelerine....
Selam saygı şiire ve şairi öğretmenimedir......
Keşke diz acısı gibi olsa her acı..Büyüdükçe ne acılara sabrediyor insan..En kötüsü de sevdiklerini kaybetmek..Allah korusun..Yüreğinize sağlık..Çok güzel şiirdi..Saygılar..
Irfan hocam,hani derlerya, 'zaman her seyin ilaci'siirden cikardigim sonuc diyeyim,gercekten cocukken,henüz daha hayatimiza ait zamanin daha baslangiclarinda yaptigimiz her sey unutulur zaman ilac olurdu da,yasimiz ilerledikce zamanla orantili dertler de neden üstüste biner,katmerlesir,burda bir tezat olusmuyormu..?
Gercekten okurken insani hayli zorlayan,düsündüren,derinligi olan,bir o kadarda okunmasi keyif veren degerli siiri ve Irfan hocami gönülden kutluyorum.Selamlar,saygilar.
Düşlerimiz ipinceydi o zamanlar
Ortasından kırılırdı itiliverse
Şimdi vinçler geçer de üstümüzden
Düşüncelerimiz üşür sadece.
-----İrfan hocam güzel bir şiir okudum kutlarım saygılar.
Bugünkülere bakarsak.., zamanındaki acıların., acıtmayan bir yanı vardı....Şimdi halimiz daha acınası., daha acıtıcı...
Güzel çalışmanız için kaleminize sağlık sayın İrfan Çelik...
Selamlar dost şair. Zaman bizi nerden aldı nerelere götüdü. Eskiden sırım gibi dimdik duruyorduk, şimdi eski çuvallar gibi katlayıp bizi bir köşeye dürdü. Zamana tutsak olmak varmış kaderde, sesimiz soluğumuz hiç çıkmaz olacak gelecek günlerde. Doğa kanunudur, herkesin geçtiği yoldan geçeceğiz. Nerden geldiğimizi bilmiyoruz, nereye gideceğimizi de bilmeyeceğiz. Sevgiler, başarılar ve paylaşım için teşekkürler. ( ++ )
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta