vakit henüz erken gün yarım,
dizlerimde uyuya kaldı çocuklarım.
durgun bakışlarıyla karşımda suskun suskun
gözlerime bakıyor karım...
güneş usulca damlıyor
toprak damlı evimim küçük penceresinden,
ufaktan güzel bir koku dolmuş taş zeminli evime,
komşunun tenceresinden.
ambar desen buğdaydan zerre yok,
sarı öküzün dünden yediği saman kırıntılarıyla karnı tok.
kar desen dışarda bir köpek boyu,
dondu bir damla su bile vermiyor lanet kuyu.
akşam olacak gün batıma dayanacak,
kimin kapısına vursam
kim kaldıki halime acıyacak.
kemiklerime dayanmış fukaralık acım,
ve ben bugünde bu memlekette güzelliğe açım.
gölgelerini gövdelerine sakladı ağaçlar,
seyranlıklarına çoktan çekildi ağa açlar.
elimde ne para var ne pul,
üstümde çürümeye başladı
dededen kalma yamalı çul...
kalkıp şimdi ilçeye varmalı,
çoluk çocuğa rısk aramalı.
hava don tutmuş ayaklarımda çarık,
beni büsbütün kahreden kalbimdeki yarık
-kalbimdeki rahatsızlıktan korkuyorum-
hal yok karşımdaki değirmenli yamaç,
kim bilir değirmencinin kapısında kaç kişi daha var
benim gibi böyle insanlığa aç.
fukaralıktan ne insan yüzü gördüğüm var evimde
ne de dost yüzü,
ne insanlık kaldı ne de merhamet
yok oldu insanın gerçek özü
geçende kardan yolda kalmıştı tanımadığım biri,
sabah kalktım ki kayıplara karışmış
çalarak evdeki son şekeri
neyse gaz kalmamıştı kurumuştu çıra,
inşallah orda yoktur sıra.
herşey tamam bir dahaki hasata aldık veresiye,
verdiğim söz adam sözü
o güne kim kala kim ölesiye.
diğerleri hafif sorun buğdayda,
gel iki günlük yolu sırtında taşı buğdayı
bu soğuk ve karda.
benim dünyamda bir kuru sözle olsada geçim
ve ben bugün
başkalarının verdiği sözlerin yerine gelmeyişine açım.
çığlığım donuyor havada, kaldı ki nefesim,
yıllardır ezilmişliğimi dile getirdim
hep dudaklarımda kaldı sesim.
bak işte! bugünde güneş saklandı,
kim bilir kaç kişi daha bugün
verilen vaatlere kandı! ...
inşallah çocukları güzel günler umuduyla avutmuştur hanım,
onlar uğruna çürümedi mi bu körpe canım! ...
of atlatsam da bu yolda beni saran bu ayazı,
özledim be biizm ufak haylazı.
varamam ben yanık tandır ekmeğinin arasındaki
küflü çökelek tadına,
şikayetim var Tanrı'ya!
dünyayı kendilerince düzeltmeye çalışanların adına! ...
sırtımdan inmese de kendini bilmezlerin ağır yükü,kırbacı,
bir gün ellerimle gırtlaklayacağım,
dünya malına doymayan,
insan kanına doymayan,
gözü doymaz sayısız acı...
ÇETİN AKGÜL
www.cetinakgul.com
Çetin AkgülKayıt Tarihi : 15.9.2009 12:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!