Sabah güneşi balkona doğmuş, Japon Gülü’nün yapraklarını ışıldatıyordu. Ahmet Bey, elinde su maşrapası, çok sevdiği, biricik aşkı ile simgeleştirdiği Japon Gülü’nü suluyordu. Bir taraftan da Japon Gülü ile konuşuyordu. Elleriyle çiçeğin dallarını okşuyor, tozlanan yapraklarını büyük bir itina ile gülümseyerek siliyordu. İyice yorulmaya başlamıştı. Son zamanlarda çok darbeler yemişti. Hem de öyle unutulacak, umursanmayacak cinsten de değildi yediği darbeler. Çok yufka yürekli, saf ve temiz kalpli olduğu gibi, söylenenlere çok çabuk inanan biriydi Ahmet Bey. Gülümserken, bir taraftan da gözlerinde nemlenme başladı. Bir türkü mırıldanmaya başladı;
“Havada Bulut Yok Bu Ne Dumandır
Mehlede Ölüm Yok Bu Ne Şivandır
Şu Yemen Elleri Ne De Yamandır
Ano Yemendir Gülü Çemendir
sol tarafından kalkmış bir taze
sabah bulunsun yanında
Kent! gümüş kanatlı melek
yalancı düşler uyuyor olsun