Örselenmiş yalnızlıkların tabakasında kış güneşi
Dilimde madımak yangınlar
Ritmik kulaçlar atıyorum kendimden çok uzaklara
Gönlümde doyumsuz anılar
Bir ömrün saatini sattım yalanın mezatlarında
Nur topu sevinçleri sarmaladım
Sövdüğüm de oldu malum haksızlıklara
Düşmanıma şirin, dostuma vakur göründüm
Pişmanlığın talanlanmış ovalarında sabah ayazı
Bir perçem bulut sürüyorum uykusuz yüzüme
Gönlümün yamalı fişekliğinde aşkın elleri
Yetmiyor yetkinliğim korkularımı anlatmaya
Sevginin tohumları toprakta infiallerle çatlıyor
Nazlı bir gülümseyiş sürüyorum yine de yüzüme
Çok uzaklarımdan yüreği yamalı gemiler geçiyor
Acılar sahipsiz bir urgan nicedir ruhumda
Çıplak dallarımda kanadı kırık bir kuş
Voltalar atıyor insanlar yangın yerinde
Kimi derdine derman arıyor kimi müebbet
Ölümün sirenleri çalıyor yıkılmış fabrikalarda
Yaşamak için çöpleri karıştırıyor aç çocuklar
Azığımı da çaldı hayat, ah özüm seğiriyor
Ara sıra gelir geçer sahte dostlar kapımızdan
Kırılır nazlı bir gülün üşümüş dalları
Rüzgâra sererim postumu, geceler utanır
Hangi kahrımı yazdıysam okunmadı o şiirim
Güneş bundan sonra isterse batıdan doğsun
Geçiyorum bir şehrin fahişe sokaklarından
Kimliğimi soranlara kaybettiğimi söyleyin
Ah nicedir karaya vurmuş gemiler gibiyim
Selahattin YETGİN
Kayıt Tarihi : 31.7.2017 16:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!